langa 1.0.0

Sign up to get free protection for your applications and to get access to all the features.
Files changed (122) hide show
  1. data/COPYING +674 -0
  2. data/README +69 -0
  3. data/bin/langa +169 -0
  4. data/examples/afrikaans_1953_utf8.txt +1000 -0
  5. data/examples/albanian_utf8.txt +1000 -0
  6. data/examples/amharic_utf8.txt +1000 -0
  7. data/examples/arabic_svd_utf8.txt +1000 -0
  8. data/examples/armenian_western_1853_utf8.txt +1000 -0
  9. data/examples/asv_utf8.txt +1000 -0
  10. data/examples/basque_1571_utf8.txt +1000 -0
  11. data/examples/breton_utf8.txt +1000 -0
  12. data/examples/chinese_ncv_s_utf8.txt +1000 -0
  13. data/examples/chinese_ncv_utf8.txt +1000 -0
  14. data/examples/chinese_union_s_utf8.txt +1000 -0
  15. data/examples/chinese_union_utf8.txt +1000 -0
  16. data/examples/coptic_nt_utf8.txt +1000 -0
  17. data/examples/croatian_utf8.txt +1000 -0
  18. data/examples/czech_bkr_utf8.txt +1000 -0
  19. data/examples/danish_utf8.txt +1000 -0
  20. data/examples/dutch_svv_utf8.txt +1000 -0
  21. data/examples/esperanto_utf8.txt +1000 -0
  22. data/examples/estonian_utf8.txt +1000 -0
  23. data/examples/finnish_pr_1992_utf8.txt +1000 -0
  24. data/examples/french_ostervald_1996_utf8.txt +1000 -0
  25. data/examples/german_schlachter_1951_utf8.txt +1000 -0
  26. data/examples/greek_byzantine_2000_utf8.txt +1000 -0
  27. data/examples/greek_modern_utf8.txt +1000 -0
  28. data/examples/hebrew_modern_utf8.txt +1000 -0
  29. data/examples/hungarian_karoli_utf8.txt +1000 -0
  30. data/examples/italian_riveduta_1927_utf8.txt +1000 -0
  31. data/examples/kabyle_nt_utf8.txt +1000 -0
  32. data/examples/kjv_apocrypha_utf8.txt +1000 -0
  33. data/examples/korean_utf8.txt +1000 -0
  34. data/examples/latin_vulgata_clementina_utf8.txt +1000 -0
  35. data/examples/latvian_nt_utf8.txt +1000 -0
  36. data/examples/lithuanian_utf8.txt +1000 -0
  37. data/examples/manx_gaelic_utf8.txt +1000 -0
  38. data/examples/maori_utf8.txt +1000 -0
  39. data/examples/myanmar_judson_1835_utf8.txt +1000 -0
  40. data/examples/norwegian_utf8.txt +1000 -0
  41. data/examples/peshitta_utf8.txt +1000 -0
  42. data/examples/portuguese_utf8.txt +1000 -0
  43. data/examples/romani_utf8.txt +1000 -0
  44. data/examples/romanian_cornilescu_utf8.txt +1000 -0
  45. data/examples/russian_makarij_utf8.txt +1000 -0
  46. data/examples/spanish_reina_valera_1909_utf8.txt +1000 -0
  47. data/examples/swedish_1917_utf8.txt +1000 -0
  48. data/examples/tagalog_1905_utf8.txt +1000 -0
  49. data/examples/thai_kjv_utf8.txt +1000 -0
  50. data/examples/turkish_nt_utf8.txt +1000 -0
  51. data/examples/turkish_utf8.txt +1000 -0
  52. data/examples/ukrainian_1871_utf8.txt +1000 -0
  53. data/examples/vietnamese_1934_utf8.txt +1000 -0
  54. data/examples/wolof_utf8.txt +1000 -0
  55. data/examples/xhosa_utf8.txt +1000 -0
  56. data/lib/langa.rb +35 -0
  57. data/lib/langa/dna.rb +209 -0
  58. data/lib/langa/file.rb +97 -0
  59. data/lib/langa/langa.dna +406 -0
  60. data/lib/langa/languageanalyzer.rb +134 -0
  61. data/lib/langa/languages.rb +147 -0
  62. data/lib/langa/randomtestfiles.rb +140 -0
  63. data/lib/langa/utilities.rb +53 -0
  64. data/test/tc_file.rb +47 -0
  65. data/test/tc_languages.rb +69 -0
  66. data/test/tc_utilities.rb +42 -0
  67. data/unicode/CaseFolding.txt +1065 -0
  68. data/unicode/CaseFolding.txt.webloc +8 -0
  69. data/unicode/Index of -Public-MAPPINGS.webloc b/data/unicode/Index of → -Public-MAPPINGS.webloc +0 -0
  70. data/unicode/mappings/8859-1.TXT +303 -0
  71. data/unicode/mappings/8859-10.TXT +303 -0
  72. data/unicode/mappings/8859-11.TXT +297 -0
  73. data/unicode/mappings/8859-13.TXT +299 -0
  74. data/unicode/mappings/8859-14.TXT +301 -0
  75. data/unicode/mappings/8859-15.TXT +303 -0
  76. data/unicode/mappings/8859-16.TXT +299 -0
  77. data/unicode/mappings/8859-2.TXT +303 -0
  78. data/unicode/mappings/8859-3.TXT +296 -0
  79. data/unicode/mappings/8859-4.TXT +303 -0
  80. data/unicode/mappings/8859-5.TXT +303 -0
  81. data/unicode/mappings/8859-6.TXT +260 -0
  82. data/unicode/mappings/8859-7.TXT +308 -0
  83. data/unicode/mappings/8859-8.TXT +270 -0
  84. data/unicode/mappings/8859-9.TXT +307 -0
  85. data/unicode/mappings/ATARIST.TXT +313 -0
  86. data/unicode/mappings/CP037.TXT +275 -0
  87. data/unicode/mappings/CP1006.TXT +302 -0
  88. data/unicode/mappings/CP1026.TXT +275 -0
  89. data/unicode/mappings/CP1250.TXT +274 -0
  90. data/unicode/mappings/CP1251.TXT +274 -0
  91. data/unicode/mappings/CP1252.TXT +274 -0
  92. data/unicode/mappings/CP1253.TXT +274 -0
  93. data/unicode/mappings/CP1254.TXT +274 -0
  94. data/unicode/mappings/CP1255.TXT +274 -0
  95. data/unicode/mappings/CP1256.TXT +274 -0
  96. data/unicode/mappings/CP1257.TXT +274 -0
  97. data/unicode/mappings/CP1258.TXT +274 -0
  98. data/unicode/mappings/CP424.TXT +304 -0
  99. data/unicode/mappings/CP437.TXT +274 -0
  100. data/unicode/mappings/CP500.TXT +275 -0
  101. data/unicode/mappings/CP737.TXT +274 -0
  102. data/unicode/mappings/CP775.TXT +275 -0
  103. data/unicode/mappings/CP850.TXT +274 -0
  104. data/unicode/mappings/CP852.TXT +274 -0
  105. data/unicode/mappings/CP855.TXT +275 -0
  106. data/unicode/mappings/CP856.TXT +303 -0
  107. data/unicode/mappings/CP857.TXT +275 -0
  108. data/unicode/mappings/CP860.TXT +275 -0
  109. data/unicode/mappings/CP861.TXT +275 -0
  110. data/unicode/mappings/CP862.TXT +275 -0
  111. data/unicode/mappings/CP863.TXT +275 -0
  112. data/unicode/mappings/CP864.TXT +275 -0
  113. data/unicode/mappings/CP865.TXT +275 -0
  114. data/unicode/mappings/CP866.TXT +275 -0
  115. data/unicode/mappings/CP869.TXT +275 -0
  116. data/unicode/mappings/CP874.TXT +274 -0
  117. data/unicode/mappings/CP875.TXT +275 -0
  118. data/unicode/mappings/KOI8-R.TXT +302 -0
  119. data/unicode/mappings/NEXTSTEP.TXT +173 -0
  120. data/unicode/mappings/ROMAN.TXT +275 -0
  121. data/unicode/mappings/US-ASCII-QUOTES.TXT +198 -0
  122. metadata +180 -0
@@ -0,0 +1,1000 @@
1
+ #THE UNBOUND BIBLE (www.unboundbible.org)
2
+ #name Turkish
3
+ #filetype Unmapped-BCVS
4
+ #copyright
5
+ #abbreviation
6
+ #language trk
7
+ #note
8
+ #columns orig_book_index orig_chapter orig_verse orig_subverse order_by text
9
+ 01O 1 1 10 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
10
+ 01O 1 2 20 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrının Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
11
+ 01O 1 3 30 Tanrı, ‹‹Işık olsun›› diye buyurdu ve ışık oldu.
12
+ 01O 1 4 40 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
13
+ 01O 1 5 50 Işığa ‹‹Gündüz››, karanlığa ‹‹Gece›› adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.
14
+ 01O 1 6 60 Tanrı, ‹‹Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın›› diye buyurdu.
15
+ 01O 1 7 70 Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.
16
+ 01O 1 8 80 Kubbeye ‹‹Gök›› adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.
17
+ 01O 1 9 90 Tanrı, ‹‹Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün›› diye buyurdu ve öyle oldu.
18
+ 01O 1 10 100 Kuru alana ‹‹Kara››, toplanan sulara ‹‹Deniz›› adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
19
+ 01O 1 11 110 Tanrı, ‹‹Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin›› diye buyurdu ve öyle oldu.
20
+ 01O 1 12 120 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
21
+ 01O 1 13 130 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.
22
+ 01O 1 14 -15 140 Tanrı şöyle buyurdu: ‹‹Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.›› Ve öyle oldu.
23
+ 01O 1 16 150 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.
24
+ 01O 1 17 -18 160 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
25
+ 01O 1 19 170 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.
26
+ 01O 1 20 180 Tanrı, ‹‹Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun›› diye buyurdu.
27
+ 01O 1 21 190 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.
28
+ 01O 1 22 200 Tanrı, ‹‹Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın›› diyerek onları kutsadı.
29
+ 01O 1 23 210 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.
30
+ 01O 1 24 220 Tanrı, ‹‹Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen türetsin›› diye buyurdu. Ve öyle oldu.
31
+ 01O 1 25 230 Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. kara hayvanlarını da kapsıyor.
32
+ 01O 1 26 240 Tanrı, ‹‹İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım›› dedi, ‹‹Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.››
33
+ 01O 1 27 250 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.
34
+ 01O 1 28 260 Onları kutsayarak, ‹‹Verimli olun, çoğalın›› dedi, ‹‹Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.
35
+ 01O 1 29 270 İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak.
36
+ 01O 1 30 280 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere -soluk alıp veren bütün hayvanlara- yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.›› Ve öyle oldu.
37
+ 01O 1 31 290 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.
38
+ 01O 2 1 300 Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı.
39
+ 01O 2 2 310 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.
40
+ 01O 2 3 320 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.
41
+ 01O 2 4 330 Göğün ve yerin yaratılış öyküsü: RAB Tanrı göğü ve yeri yarattığında,
42
+ 01O 2 5 340 yeryüzünde yabanıl bir fidan, bir ot bile bitmemişti. Çünkü RAB Tanrı henüz yeryüzüne yağmur göndermemişti. Toprağı işleyecek insan da yoktu.
43
+ 01O 2 6 350 Yerden yükselen buhar bütün toprakları suluyordu.
44
+ 01O 2 7 360 RAB Tanrı Ademi topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu. kaynakları››.
45
+ 01O 2 8 370 RAB Tanrı doğuda, Adende bir bahçe dikti. Yarattığı Ademi oraya koydu.
46
+ 01O 2 9 380 Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacıyla iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı.
47
+ 01O 2 10 390 Adenden bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu.
48
+ 01O 2 11 400 İlk ırmağın adı Pişondur. Altın kaynakları olan Havila sınırları boyunca akar.
49
+ 01O 2 12 410 Orada iyi altın, reçine ve oniks bulunur.
50
+ 01O 2 13 420 İkinci ırmağın adı Gihondur, Kûş sınırları boyunca akar.
51
+ 01O 2 14 430 Üçüncü ırmağın adı Dicledir, Asurun doğusundan akar. Dördüncü ırmak ise Fırattır.
52
+ 01O 2 15 440 RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Ademi oraya koydu.
53
+ 01O 2 16 450 Ona, ‹‹Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin›› diye buyurdu,
54
+ 01O 2 17 460 ‹‹Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.››
55
+ 01O 2 18 470 Sonra, ‹‹Ademin yalnız kalması iyi değil›› dedi, ‹‹Ona uygun bir yardımcı yaratacağım.››
56
+ 01O 2 19 480 RAB Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların tümünü topraktan yaratmıştı. Onlara ne ad vereceğini görmek için hepsini Ademe getirdi. Adem her birine ne ad verdiyse, o canlı o adla anıldı.
57
+ 01O 2 20 490 Adem bütün evcil ve yabanıl hayvanlara, gökte uçan kuşlara ad koydu. Ama kendisi için uygun bir yardımcı bulunmadı.
58
+ 01O 2 21 500 RAB Tanrı Ademe derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.
59
+ 01O 2 22 510 Ademden aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Ademe getirdi.
60
+ 01O 2 23 520 Adem, ‹‹İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik,<br />Etimden alınmış ettir›› dedi, ‹‹Ona ‹Kadın› denilecek,<br />Çünkü o adamdan alındı.›› türemiştir.
61
+ 01O 2 24 530 Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.
62
+ 01O 2 25 540 Adem de karısı da çıplaktılar, henüz utanç nedir bilmiyorlardı.
63
+ 01O 3 1 550 RAB Tanrının yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, ‹‹Tanrı gerçekten, ‹Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin› dedi mi?›› diye sordu.
64
+ 01O 3 2 560 Kadın, ‹‹Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz›› diye yanıtladı,
65
+ 01O 3 3 570 ‹‹Ama Tanrı, ‹Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz› dedi.››
66
+ 01O 3 4 580 Yılan, ‹‹Kesinlikle ölmezsiniz›› dedi,
67
+ 01O 3 5 590 ‹‹Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.››
68
+ 01O 3 6 600 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.
69
+ 01O 3 7 610 İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.
70
+ 01O 3 8 620 Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrının sesini duydular. Ondan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler.
71
+ 01O 3 9 630 RAB Tanrı Ademe, ‹‹Neredesin?›› diye seslendi.
72
+ 01O 3 10 640 Adem, ‹‹Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim›› dedi.
73
+ 01O 3 11 650 RAB Tanrı, ‹‹Çıplak olduğunu sana kim söyledi?›› diye sordu, ‹‹Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?››
74
+ 01O 3 12 660 Adem, ‹‹Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim›› diye yanıtladı.
75
+ 01O 3 13 670 RAB Tanrı kadına, ‹‹Nedir bu yaptığın?›› diye sordu. Kadın, ‹‹Yılan beni aldattı, o yüzden yedim›› diye karşılık verdi.
76
+ 01O 3 14 680 Bunun üzerine RAB Tanrı yılana,<br />‹‹Bu yaptığından ötürü<br />Bütün evcil ve yabanıl hayvanların<br />En lanetlisi sen olacaksın›› dedi,<br />‹‹Karnının üzerinde sürünecek,<br />Yaşamın boyunca toprak yiyeceksin.
77
+ 01O 3 15 690 Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu<br />Birbirinize düşman edeceğim.<br />Onun soyu senin başını ezecek,<br />Sen onun topuğuna saldıracaksın.››
78
+ 01O 3 16 700 RAB Tanrı kadına,<br />‹‹Çocuk doğururken sana<br />Çok acı çektireceğim›› dedi,<br />‹‹Ağrı çekerek doğum yapacaksın.<br />Kocana istek duyacaksın,<br />Seni o yönetecek.››
79
+ 01O 3 17 710 RAB Tanrı Ademe,<br />‹‹Karının sözünü dinlediğin ve sana,<br />Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için<br />Toprak senin yüzünden lanetlendi›› dedi,<br />‹‹Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.
80
+ 01O 3 18 720 Toprak sana diken ve çalı verecek,<br />Yaban otu yiyeceksin.
81
+ 01O 3 19 730 Toprağa dönünceye dek<br />Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın.<br />Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın<br />Ve yine toprağa döneceksin.››
82
+ 01O 3 20 740 Adem karısına Havvafç adını verdi. Çünkü o bütün insanlarınfç annesiydi. gelen aynı sözcükten türemiştir.
83
+ 01O 3 21 750 RAB Tanrı Ademle karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi.
84
+ 01O 3 22 760 Sonra, ‹‹Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu›› dedi, ‹‹Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli.››
85
+ 01O 3 23 770 Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Ademi Aden bahçesinden çıkardı.
86
+ 01O 3 24 780 Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.
87
+ 01O 4 1 790 Adem karısı Havva ile yattı. Havva hamile kaldı ve Kayini doğurdu. ‹‹RABbin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim›› dedi.
88
+ 01O 4 2 800 Daha sonra Kayinin kardeşi Habili doğurdu. Habil çoban oldu, Kayin ise çiftçi.
89
+ 01O 4 3 810 Günler geçti. Bir gün Kayin toprağın ürünlerinden RABbe sunu getirdi.
90
+ 01O 4 4 820 Habil de sürüsünde ilk doğan hayvanlardan bazılarını, özellikle de yağlarını getirdi. RAB Habili ve sunusunu kabul etti.
91
+ 01O 4 5 830 Kayinle sunusunu ise reddetti. Kayin çok öfkelendi, suratını astı.
92
+ 01O 4 6 840 RAB Kayine, ‹‹Niçin öfkelendin?›› diye sordu, ‹‹Niçin surat astın?
93
+ 01O 4 7 850 Doğru olanı yapsan, seni kabul etmez miyim? Ancak doğru olanı yapmazsan, günah kapıda pusuya yatmış, seni bekliyor. Ona egemen olmalısın.››
94
+ 01O 4 8 860 Kayin kardeşi Habile, ‹‹Haydi, tarlaya gidelim›› dedi. Tarlada birlikteyken kardeşine saldırıp onu öldürdü. Tevratı, Süryanice ve Vulgatadan alındı.
95
+ 01O 4 9 870 RAB Kayine, ‹‹Kardeşin Habil nerede?›› diye sordu. Kayin, ‹‹Bilmiyorum, kardeşimin bekçisi miyim ben?›› diye karşılık verdi.
96
+ 01O 4 10 880 RAB, ‹‹Ne yaptın?›› dedi, ‹‹Kardeşinin kanı topraktan bana sesleniyor.
97
+ 01O 4 11 890 Artık döktüğün kardeş kanını içmek için ağzını açan toprağın laneti altındasın.
98
+ 01O 4 12 900 İşlediğin toprak bundan böyle sana ürün vermeyecek. Yeryüzünde aylak aylak dolaşacaksın.››
99
+ 01O 4 13 910 Kayin, ‹‹Cezam kaldıramayacağım kadar ağır›› diye karşılık verdi,
100
+ 01O 4 14 920 ‹‹Bugün beni bu topraklardan kovdun. Artık huzurundan uzak kalacak, yeryüzünde aylak aylak dolaşacağım. Kim bulsa öldürecek beni.››
101
+ 01O 4 15 930 Bunun üzerine RAB, ‹‹Seni kim öldürürse, ondan yedi kez öç alınacak›› dedi. Kimse bulup öldürmesin diye Kayinin üzerine bir nişan koydu.
102
+ 01O 4 16 940 Kayin RABbin huzurundan ayrıldı. Aden bahçesinin doğusunda, Nod topraklarına yerleşti.
103
+ 01O 4 17 950 Kayin karısıyla yattı. Karısı hamile kaldı ve Hanoku doğurdu. Kayin o sırada bir kent kurmaktaydı. Kente oğlu Hanokun adını verdi.
104
+ 01O 4 18 960 Hanoktan İrat oldu. İrattan Mehuyael, Mehuyaelden Metuşael, Metuşaelden Lemek oldu.
105
+ 01O 4 19 970 Lemek iki kadınla evlendi. Birinin adı Âda, öbürünün ise Sillaydı.
106
+ 01O 4 20 980 Âda Yavalı doğurdu. Yaval sürü sahibi göçebelerin atasıydı.
107
+ 01O 4 21 990 Kardeşinin adı Yuvaldı. Yuval lir ve ney çalanların atasıydı.
108
+ 01O 4 22 1000 Silla Tuval-Kayini doğurdu. Tuval-Kayin tunç ve demirden çeşitli kesici aletler yapardı. Tuval-Kayinin kızkardeşi Naamaydı.
109
+ 01O 4 23 1010 Lemek karılarına şöyle dedi: ‹‹Ey Âda ve Silla, beni dinleyin,<br />Ey Lemekin karıları, sözlerime kulak verin.<br />Beni yaraladığı için<br />Bir adam öldürdüm,<br />Beni hırpaladığı için<br />Bir genci öldürdüm.
110
+ 01O 4 24 1020 Kayinin yedi kez öcü alınacaksa,<br />Lemekin yetmiş yedi kez öcü alınmalı.››
111
+ 01O 4 25 1030 Adem karısıyla yine yattı. Havva bir erkek çocuk doğurdu. ‹‹Tanrı Kayinin öldürdüğü Habilin yerine bana başka bir oğul bağışladı›› diyerek çocuğa Şit adını verdi.
112
+ 01O 4 26 1040 Şit'in de bir oğlu oldu, adını Enoş koydu. O zaman insanlar RAB'bi adıyla çağırmaya başladı.
113
+ 01O 5 1 1050 Adem soyunun öyküsü: Tanrı insanı yarattığında onu kendine benzer kıldı.
114
+ 01O 5 2 1060 Onları erkek ve dişi olarak yarattı ve kutsadı. Yaratıldıkları gün onlara ‹‹İnsan›› adını verdi.
115
+ 01O 5 3 1070 Adem 130 yaşındayken kendi suretinde, kendisine benzer bir oğlu oldu. Ona Şit adını verdi.
116
+ 01O 5 4 1080 Şitin doğumundan sonra Adem 800 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
117
+ 01O 5 5 1090 Adem toplam 930 yıl yaşadıktan sonra öldü.
118
+ 01O 5 6 1100 Şit 105 yaşındayken oğlu Enoş doğdu.
119
+ 01O 5 7 1110 Enoşun doğumundan sonra Şit 807 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
120
+ 01O 5 8 1120 Şit toplam 912 yıl yaşadıktan sonra öldü.
121
+ 01O 5 9 1130 Enoş 90 yaşındayken oğlu Kenan doğdu.
122
+ 01O 5 10 1140 Kenanın doğumundan sonra Enoş 815 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
123
+ 01O 5 11 1150 Enoş toplam 905 yıl yaşadıktan sonra öldü.
124
+ 01O 5 12 1160 Kenan 70 yaşındayken oğlu Mahalalel doğdu.
125
+ 01O 5 13 1170 Mahalalelin doğumundan sonra Kenan 840 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
126
+ 01O 5 14 1180 Kenan toplam 910 yıl yaşadıktan sonra öldü.
127
+ 01O 5 15 1190 Mahalalel 65 yaşındayken oğlu Yeret doğdu.
128
+ 01O 5 16 1200 Yeretin doğumundan sonra Mahalalel 830 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
129
+ 01O 5 17 1210 Mahalalel toplam 895 yıl yaşadıktan sonra öldü.
130
+ 01O 5 18 1220 Yeret 162 yaşındayken oğlu Hanok doğdu.
131
+ 01O 5 19 1230 Hanokun doğumundan sonra Yeret 800 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
132
+ 01O 5 20 1240 Yeret toplam 962 yıl yaşadıktan sonra öldü.
133
+ 01O 5 21 1250 Hanok 65 yaşındayken oğlu Metuşelah doğdu.
134
+ 01O 5 22 1260 Metuşelahın doğumundan sonra Hanok 300 yıl Tanrı yolunda yürüdü. Başka oğulları, kızları oldu.
135
+ 01O 5 23 1270 Hanok toplam 365 yıl yaşadı.
136
+ 01O 5 24 1280 Tanrı yolunda yürüdü, sonra ortadan kayboldu; çünkü Tanrı onu yanına almıştı.
137
+ 01O 5 25 1290 Metuşelah 187 yaşındayken oğlu Lemek doğdu.
138
+ 01O 5 26 1300 Lemekin doğumundan sonra Metuşelah 782 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
139
+ 01O 5 27 1310 Metuşelah toplam 969 yıl yaşadıktan sonra öldü.
140
+ 01O 5 28 1320 Lemek 182 yaşındayken bir oğlu oldu.
141
+ 01O 5 29 1330 ‹‹RABbin lanetlediği bu toprak yüzünden çektiğimiz eziyeti, harcadığımız emeği bu çocuk hafifletip bizi rahatlatacak›› diyerek çocuğa Nuh adını verdi.
142
+ 01O 5 30 1340 Nuhun doğumundan sonra Lemek 595 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
143
+ 01O 5 31 1350 Lemek toplam 777 yıl yaşadıktan sonra öldü.
144
+ 01O 5 32 1360 Nuh 500 yıl yaşadıktan sonra Sam, Ham, Yafet adlı oğulları doğdu.
145
+ 01O 6 1 1370 Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı, kızlar doğdu.
146
+ 01O 6 2 1380 İlahi varlıklarfı insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler.
147
+ 01O 6 3 1390 RAB, ‹‹Ruhum insanda sonsuza dek kalmayacak, çünkü o ölümlüdür›› dedi, ‹‹İnsanın ömrü yüz yirmi yıl olacak.››
148
+ 01O 6 4 1400 İlahi varlıklarınfı insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi. Bunların melek ya da Şit soyundan gelen insanlar olduğu sanılıyor. gelir. Septuaginta bunu ‹‹Devler›› diye çevirir. Aynı sözcük Say.13:32-33 ayetlerinde de geçer.
149
+ 01O 6 5 1410 RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte.
150
+ 01O 6 6 1420 İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı.
151
+ 01O 6 7 1430 ‹‹Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım›› dedi, ‹‹Çünkü onları yarattığıma pişman oldum.››
152
+ 01O 6 8 1440 Ama Nuh RABbin gözünde lütuf buldu.
153
+ 01O 6 9 1450 Nuhun öyküsü şöyledir: Nuh doğru bir insandı. Çağdaşları arasında kusursuz biriydi. Tanrı yolunda yürüdü.
154
+ 01O 6 10 1460 Üç oğlu vardı: Sam, Ham, Yafet.
155
+ 01O 6 11 1470 Tanrının gözünde yeryüzü bozulmuş, zorbalıkla dolmuştu.
156
+ 01O 6 12 1480 Tanrı yeryüzüne baktı ve her şeyin ne denli bozulduğunu gördü. Çünkü insanlar yoldan çıkmıştı.
157
+ 01O 6 13 1490 Tanrı Nuha, ‹‹İnsanlığa son vereceğim›› dedi, ‹‹Çünkü onlar yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok edeceğim.
158
+ 01O 6 14 1500 Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap.
159
+ 01O 6 15 1510 Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın olacak.
160
+ 01O 6 16 1520 Pencere de yap, boyu yukarıya doğru bir arşını bulsun. Kapıyı geminin yan tarafına koy. Alt, orta ve üst güverteler yap.
161
+ 01O 6 17 1530 Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek.
162
+ 01O 6 18 1540 Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin.
163
+ 01O 6 19 1550 Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al.
164
+ 01O 6 20 1560 Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler.
165
+ 01O 6 21 1570 Yanına hem kendin, hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ilerde yemek üzere depola.›› olduğu sanılıyor.
166
+ 01O 6 22 1580 Nuh Tanrı'nın bütün buyruklarını yerine getirdi.
167
+ 01O 7 1 1590 RAB Nuha, ‹‹Bütün ailenle birlikte gemiye bin›› dedi, ‹‹Çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum.
168
+ 01O 7 2 -3 1600 Yeryüzünde soyları tükenmesin diye, yanına temiz sayılan hayvanlardan erkek ve dişi olmak üzere yedişer çift, kirli sayılan hayvanlardan birer çift, kuşlardan yedişer çift al.
169
+ 01O 7 4 1610 Çünkü yedi gün sonra yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdıracağım. Yarattığım her canlıyı yeryüzünden silip atacağım.››
170
+ 01O 7 5 1620 Nuh RABbin bütün buyruklarını yerine getirdi.
171
+ 01O 7 6 1630 Yeryüzünde tufan koptuğunda Nuh altı yüz yaşındaydı.
172
+ 01O 7 7 1640 Nuh, oğulları, karısı, gelinleri tufandan kurtulmak için hep birlikte gemiye bindiler.
173
+ 01O 7 8 -9 1650 Tanrının Nuha buyurduğu gibi temiz ve kirli sayılan her tür hayvan, kuş ve sürüngenden erkek ve dişi olmak üzere birer çift Nuha gelip gemiye bindiler.
174
+ 01O 7 10 1660 Yedi gün sonra tufan koptu.
175
+ 01O 7 11 1670 Nuh altı yüz yaşındayken, o yılın ikinci ayının on yedinci günü enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı.
176
+ 01O 7 12 1680 Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı.
177
+ 01O 7 13 1690 Nuh, oğulları Sam, Ham, Yafet, Nuhun karısıyla üç gelini tam o gün gemiye bindiler.
178
+ 01O 7 14 1700 Onlarla birlikte her tür hayvan -evcil hayvanların, sürüngenlerin, kuşların, uçan yaratıkların her türü- gemiye bindi.
179
+ 01O 7 15 1710 Soluk alan her tür canlı çifter çifter Nuhun yanına gelip gemiye bindi.
180
+ 01O 7 16 1720 Gemiye giren hayvanlar Tanrının Nuha buyurduğu gibi erkek ve dişiydi. RAB Nuhun ardından kapıyı kapadı.
181
+ 01O 7 17 1730 Tufan kırk gün sürdü. Çoğalan sular gemiyi yerden yukarı kaldırdı.
182
+ 01O 7 18 1740 Sular yükseldi, çoğaldıkça çoğaldı; gemi suyun üzerinde yüzmeye başladı.
183
+ 01O 7 19 1750 Sular öyle yükseldi ki, yeryüzündeki bütün yüksek dağlar su altında kaldı.
184
+ 01O 7 20 1760 Yükselen sular dağları on beş arşın aştı.
185
+ 01O 7 21 -22 1770 Yeryüzünde yaşayan bütün canlılar yok oldu; kuşlar, evcil ve yabanıl hayvanlar, sürüngenler, insanlar, soluk alan bütün canlılar öldü.
186
+ 01O 7 23 1780 RAB insanlardan evcil hayvanlara, sürüngenlerden kuşlara dek bütün canlıları yok etti, yeryüzündeki her şey silinip gitti. Yalnız Nuhla gemidekiler kaldı.
187
+ 01O 7 24 1790 Sular yüz elli gün boyunca yeryüzünü kapladı.
188
+ 01O 8 1 1800 Sonra Tanrı Nuhu ve gemideki evcil ve yabanıl hayvanları anımsadı. Yeryüzünde bir rüzgar estirdi, sular alçalmaya başladı.
189
+ 01O 8 2 1810 Enginlerin kaynakları, göklerin kapakları kapandı. Yağmur dindi.
190
+ 01O 8 3 1820 Sular yeryüzünden çekilmeye başladı. Yüz elli gün geçtikten sonra sular azaldı.
191
+ 01O 8 4 1830 Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat dağlarına oturdu.
192
+ 01O 8 5 1840 Sular onuncu aya kadar sürekli azaldı. Onuncu ayın birinde dağların doruğu göründü.
193
+ 01O 8 6 1850 Kırk gün sonra Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı.
194
+ 01O 8 7 1860 Kuzgunu dışarı gönderdi. Kuzgun sular kuruyuncaya kadar dönmedi, uçup durdu.
195
+ 01O 8 8 1870 Bunun üzerine Nuh suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamak için güvercini gönderdi.
196
+ 01O 8 9 1880 Güvercin konacak bir yer bulamadı, çünkü her yer suyla kaplıydı. Gemiye, Nuhun yanına döndü. Nuh uzanıp güvercini tuttu ve gemiye, yanına aldı.
197
+ 01O 8 10 1890 Yedi gün daha bekledi, sonra güvercini yine dışarı saldı.
198
+ 01O 8 11 1900 Güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. O zaman Nuh suların yeryüzünden çekilmiş olduğunu anladı.
199
+ 01O 8 12 1910 Yedi gün daha bekledikten sonra güvercini yine gönderdi. Bu kez güvercin geri dönmedi.
200
+ 01O 8 13 1920 Nuh altı yüz bir yaşındayken, birinci ayın birinde yeryüzündeki sular kurudu. Nuh geminin üstündeki kapağı kaldırınca toprağın kurumuş olduğunu gördü.
201
+ 01O 8 14 1930 İkinci ayın yirmi yedinci günü toprak tümüyle kurumuştu.
202
+ 01O 8 15 -16 1940 Tanrı Nuha, ‹‹Karın, oğulların ve gelinlerinle birlikte gemiden çık›› dedi,
203
+ 01O 8 17 1950 ‹‹Kendinle birlikte bütün canlıları, kuşları, hayvanları, sürüngenleri de çıkar. Üresinler, verimli olsunlar, yeryüzünde çoğalsınlar.››
204
+ 01O 8 18 1960 Nuh karısı, oğulları ve gelinleriyle birlikte gemiden çıktı.
205
+ 01O 8 19 1970 Bütün hayvanlar, sürüngenler, kuşlar, yeryüzünde yaşayan her tür canlı da gemiyi terk etti.
206
+ 01O 8 20 1980 Nuh RABbe bir sunak yaptı. Orada bütün temiz sayılan hayvanlarla kuşlardan yakmalık sunular sundu.
207
+ 01O 8 21 1990 Güzel kokudan hoşnut olan RAB içinden şöyle dedi: ‹‹İnsanlar yüzünden yeryüzünü bir daha lanetlemeyeceğim. Çünkü insan yüreğindeki eğilimler çocukluğundan beri kötüdür. Şimdi yaptığım gibi bütün canlıları bir daha yok etmeyeceğim.
208
+ 01O 8 22 2000 ‹‹Dünya durdukça<br />Ekin ekmek, biçmek,<br />Sıcak, soğuk,<br />Yaz, kış,<br />Gece, gündüz hep var olacaktır.››
209
+ 01O 9 1 2010 Tanrı, Nuhu ve oğullarını kutsayarak, ‹‹Verimli olun, çoğalıp yeryüzünü doldurun›› dedi,
210
+ 01O 9 2 2020 ‹‹Yerdeki hayvanların, gökteki kuşların tümü sizden korkup ürkecek. Yeryüzündeki bütün canlılar, denizdeki bütün balıklar sizin yönetiminize verilmiştir.
211
+ 01O 9 3 2030 Bütün canlılar size yiyecek olacak. Yeşil bitkiler gibi, hepsini size veriyorum.
212
+ 01O 9 4 2040 ‹‹Yalnız kanlı et yemeyeceksiniz, çünkü kan canı içerir.
213
+ 01O 9 5 2050 Sizin de kanınız dökülürse, hakkınızı kesinlikle arayacağım. Her hayvandan hesabını soracağım. Her insandan, kardeşinin canına kıyan herkesten hakkınızı arayacağım.
214
+ 01O 9 6 2060 ‹‹Kim insan kanı dökerse,<br />Kendi kanı da insan tarafından dökülecektir.<br />Çünkü Tanrı insanı kendi suretinde yarattı.
215
+ 01O 9 7 2070 Verimli olun, çoğalın.<br />Yeryüzünde üreyin, artın.››
216
+ 01O 9 8 2080 Tanrı Nuha ve oğullarına şöyle dedi:
217
+ 01O 9 9 -10 2090 ‹‹Sizinle ve gelecek kuşaklarınızla, sizinle birlikteki bütün canlılarla -kuşlar, evcil ve yabanıl hayvanlar, gemiden çıkan bütün hayvanlarla- antlaşmamı sürdürmek istiyorum.
218
+ 01O 9 11 2100 Sizinle antlaşmamı sürdüreceğim: Bir daha tufanla bütün canlılar yok olmayacak. Yeryüzünü yok eden tufan bir daha olmayacak.››
219
+ 01O 9 12 2110 Tanrı şöyle sürdürdü konuşmasını: ‹‹Sizinle ve bütün canlılarla kuşaklar boyu sonsuza dek sürecek antlaşmamın belirtisi şu olacak:
220
+ 01O 9 13 2120 Yayımı bulutlara yerleştireceğim ve bu, yeryüzüyle aramdaki antlaşmanın belirtisi olacak.
221
+ 01O 9 14 2130 Yeryüzüne ne zaman bulut göndersem, yayım bulutların arasında ne zaman görünse,
222
+ 01O 9 15 2140 sizinle ve bütün canlı varlıklarla yaptığım antlaşmayı anımsayacağım: Canlıları yok edecek bir tufan bir daha olmayacak.
223
+ 01O 9 16 2150 Ne zaman bulutlarda yay görünse, ona bakıp yeryüzünde yaşayan bütün canlılarla yaptığım sonsuza dek geçerli antlaşmayı anımsayacağım.››
224
+ 01O 9 17 2160 Tanrı Nuha, ‹‹Kendimle yeryüzündeki bütün canlılar arasında sürdüreceğim antlaşmanın belirtisi budur›› dedi.
225
+ 01O 9 18 2170 Gemiden çıkan Nuhun oğulları Sam, Ham ve Yafet idi. Ham Kenanın babasıydı.
226
+ 01O 9 19 2180 Nuhun üç oğlu bunlardı. Yeryüzüne yayılan bütün insanlar onlardan üredi.
227
+ 01O 9 20 2190 Nuh çiftçiydi, ilk bağı o dikti.
228
+ 01O 9 21 2200 Şarap içip sarhoş oldu, çadırının içinde çırılçıplak uzandı.
229
+ 01O 9 22 2210 Kenanın babası olan Ham babasının çıplak olduğunu görünce dışarı çıkıp iki kardeşine anlattı.
230
+ 01O 9 23 2220 Samla Yafet bir giysi alıp omuzlarına attılar, geri geri yürüyerek çıplak babalarını örttüler. Babalarını çıplak görmemek için yüzlerini öbür yana çevirdiler.
231
+ 01O 9 24 2230 Nuh ayılınca küçük oğlunun ne yaptığını anlayarak,
232
+ 01O 9 25 2240 şöyle dedi: ‹‹Kenana lanet olsun,<br />Köleler kölesi olsun kardeşlerine.
233
+ 01O 9 26 2250 Övgüler olsun Samın Tanrısı RABbe,<br />Kenan Sama kul olsun.
234
+ 01O 9 27 2260 Tanrı Yafetefö bolluk versin,<br />Samın çadırlarında yaşasın,<br />Kenan Yafete kul olsun.››
235
+ 01O 9 28 2270 Nuh tufandan sonra üç yüz elli yıl daha yaşadı.
236
+ 01O 9 29 2280 Toplam dokuz yüz elli yıl yaşadıktan sonra öldü.
237
+ 01O 10 1 2290 Nuhun oğulları Sam, Ham ve Yafetin öyküsü şudur: Tufandan sonra bunların birçok oğlu oldu.
238
+ 01O 10 2 2300 Yafetin oğulları: Gomer, Magog, Meday, Yâvan, Tuval, Meşek, Tiras.
239
+ 01O 10 3 2310 Gomerin oğulları: Aşkenaz, Rifat, Togarma.
240
+ 01O 10 4 2320 Yâvanın oğulları: Elişa, Tarşiş, Kittim, Rodanim.
241
+ 01O 10 5 2330 Kıyılarda yaşayan insanların ataları bunlardır. Ülkelerinde çeşitli dillere, uluslarında çeşitli boylara bölündüler.
242
+ 01O 10 6 2340 Hamın oğulları: Kûş, Misrayim, Pût, Kenan.
243
+ 01O 10 7 2350 Kûşun oğulları: Seva, Havila, Savta, Raama, Savteka. Raamanın oğulları: Şeva, Dedan.
244
+ 01O 10 8 2360 Kûşun Nemrut adında bir oğlu oldu. Yiğitliğiyle yeryüzüne ün saldı.
245
+ 01O 10 9 2370 RABbin önünde yiğit bir avcıydı. ‹‹RABbin önünde Nemrut gibi yiğit avcı›› sözü buradan gelir.
246
+ 01O 10 10 2380 İlkin Şinar topraklarında, Babil, Erek, Akat, Kalne kentlerinde krallık yaptı.
247
+ 01O 10 11 -12 2390 Sonra Asura giderek Ninova, Rehovot-İr, Kalah kentlerini ve Ninovayla önemli bir kent olan Kalah arasında Reseni kurdu.
248
+ 01O 10 13 -14 2400 Misrayim Ludluların, Anamlıların, Lehavlıların, Naftuhluların, Patrusluların, Filistlilerin ataları olan Kasluhluların ve Kaftorluların atasıydı.
249
+ 01O 10 15 -18 2410 Kenan ilk oğlu olan Sidonun babası ve Hititlerin, Yevusluların, Amorluların, Girgaşlıların, Hivlilerin, Arklıların, Sinlilerin, Arvatlıların, Semarlıların, Hamalıların atasıydı. Kenan boyları daha sonra dağıldı.
250
+ 01O 10 19 2420 Kenan sınırı Saydadan Gerar, Gazze, Sodom, Gomora, Adma ve Sevoyime doğru Laşaya kadar uzanıyordu.
251
+ 01O 10 20 2430 Ülkelerinde ve uluslarında çeşitli boylara ve dillere bölünen Hamoğulları bunlardı.
252
+ 01O 10 21 2440 Yafetin ağabeyi olan Samın da çocukları oldu. Sam bütün Ever soyunun atasıydı.
253
+ 01O 10 22 2450 Samın oğulları: Elam, Asur, Arpakşat, Lud, Aram.
254
+ 01O 10 23 2460 Aramın oğulları: Ûs, Hul, Geter, Maş.
255
+ 01O 10 24 2470 Arpakşat Şelahın babasıydı. Şelahtan Ever oldu.
256
+ 01O 10 25 2480 Everin iki oğlu oldu. Birinin adı Pelekti; çünkü yeryüzündeki insanlar onun yaşadığı dönemde bölündü. Kardeşinin adı Yoktandı.
257
+ 01O 10 26 -29 2490 Yoktan Almodatın, Şelefin, Hasarmavetin, Yerahın, Hadoramın, Uzalın, Diklanın, Ovalın, Avimaelin, Şevanın, Ofirin, Havilanın, Yovavın atasıydı. Bunların hepsi Yoktanın soyundandı. Septuaginta ‹‹Arpakşat Kenanın babasıydı, Kenan Şelahın babasıydı.››
258
+ 01O 10 30 2500 Doğuda, Meşadan Sefara uzanan dağlık bölgede yaşarlardı.
259
+ 01O 10 31 2510 Ülkelerinde ve uluslarında çeşitli boylara ve dillere bölünen Samoğulları bunlardı.
260
+ 01O 10 32 2520 Tufandan sonra kayda geçen, ulus ulus, boy boy yeryüzüne yayılan bütün bu insanlar Nuh'un soyundan gelmedir.
261
+ 01O 11 1 2530 Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri kullanırlardı.
262
+ 01O 11 2 2540 Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova bulup oraya yerleştiler.
263
+ 01O 11 3 2550 Birbirlerine, ‹‹Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim›› dediler. Taş yerine tuğla, harç yerine zift kullandılar.
264
+ 01O 11 4 2560 Sonra, ‹‹Kendimize bir kent kuralım›› dediler, ‹‹Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız.››
265
+ 01O 11 5 2570 RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi.
266
+ 01O 11 6 2580 ‹‹Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar›› dedi,
267
+ 01O 11 7 2590 ‹‹Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar.››
268
+ 01O 11 8 2600 Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu.
269
+ 01O 11 9 2610 Bu nedenle kente Babilfş adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.
270
+ 01O 11 10 2620 Samın soyunun öyküsü: Tufandan iki yıl sonra Sam 100 yaşındayken oğlu Arpakşat doğdu.
271
+ 01O 11 11 2630 Arpakşatın doğumundan sonra Sam 500 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
272
+ 01O 11 12 2640 Arpakşat 35 yaşındayken oğlu Şelah doğdu.
273
+ 01O 11 13 2650 Şelahın doğumundan sonra Arpakşat 403 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu. doğdu. Kenanın doğumundan sonra Arpakşat 430 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu. Kenan 130 yaşındayken oğlu Şelah doğdu. Şelahın doğumundan sonra Kenan 330 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu›› (bkz. Luk.3:35-36).
274
+ 01O 11 14 2660 Şelah 30 yaşındayken oğlu Ever doğdu.
275
+ 01O 11 15 2670 Everin doğumundan sonra Şelah 403 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
276
+ 01O 11 16 2680 Ever 34 yaşındayken oğlu Pelek doğdu.
277
+ 01O 11 17 2690 Pelekin doğumundan sonra Ever 430 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
278
+ 01O 11 18 2700 Pelek 30 yaşındayken oğlu Reu doğdu.
279
+ 01O 11 19 2710 Reunun doğumundan sonra Pelek 209 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
280
+ 01O 11 20 2720 Reu 32 yaşındayken oğlu Seruk doğdu.
281
+ 01O 11 21 2730 Serukun doğumundan sonra Reu 207 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
282
+ 01O 11 22 2740 Seruk 30 yaşındayken oğlu Nahor doğdu.
283
+ 01O 11 23 2750 Nahorun doğumundan sonra Seruk 200 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
284
+ 01O 11 24 2760 Nahor 29 yaşındayken oğlu Terah doğdu.
285
+ 01O 11 25 2770 Terahın doğumundan sonra Nahor 119 yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.
286
+ 01O 11 26 2780 Yetmiş yaşından sonra Terahın Avram, Nahor ve Haran adlı oğulları oldu.
287
+ 01O 11 27 2790 Terah soyunun öyküsü: Terah Avram, Nahor ve Haranın babasıydı. Haranın Lut adlı bir oğlu oldu.
288
+ 01O 11 28 2800 Haran, babası Terah henüz sağken, doğduğu ülkede, Kildanilerin Ur Kentinde öldü.
289
+ 01O 11 29 2810 Avramla Nahor evlendiler. Avramın karısının adı Saray, Nahorunkinin adı Milkaydı. Milka Yiskanın babası Haranın kızıydı.
290
+ 01O 11 30 2820 Saray kısırdı, çocuğu olmuyordu.
291
+ 01O 11 31 2830 Terah, oğlu Avramı, Haranın oğlu olan torunu Lutu ve Avramın karısı olan gelini Sarayı yanına aldı. Kenan ülkesine gitmek üzere Kildanilerin Ur Kentinden ayrıldılar. Harrana gidip oraya yerleştiler.
292
+ 01O 11 32 2840 Terah iki yüz beş yıl yaşadıktan sonra Harran'da öldü.
293
+ 01O 12 1 2850 RAB Avrama, ‹‹Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git›› dedi,
294
+ 01O 12 2 2860 ‹‹Seni büyük bir ulus yapacağım,<br />Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım,<br />Bereket kaynağı olacaksın.
295
+ 01O 12 3 2870 Seni kutsayanları kutsayacak,<br />Seni lanetleyeni lanetleyeceğim.<br />Yeryüzündeki bütün halklar<br />Senin aracılığınla kutsanacak.››
296
+ 01O 12 4 2880 Avram RABbin buyurduğu gibi yola çıktı. Lut da onunla birlikte gitti. Avram Harrandan ayrıldığı zaman yetmiş beş yaşındaydı.
297
+ 01O 12 5 2890 Karısı Sarayı, yeğeni Lutu, Harranda kazandıkları malları, edindikleri uşakları yanına alıp Kenan ülkesine doğru yola çıktı. Oraya vardılar.
298
+ 01O 12 6 2900 Avram ülke boyunca Şekemdeki More meşesine kadar ilerledi. O günlerde orada Kenanlılar yaşıyordu.
299
+ 01O 12 7 2910 RAB Avrama görünerek, ‹‹Bu toprakları senin soyuna vereceğim›› dedi. Avram kendisine görünen RABbe orada bir sunak yaptı.
300
+ 01O 12 8 2920 Oradan Beytelin doğusundaki dağlık bölgeye doğru gitti. Çadırını batıdaki Beytelle doğudaki Ay Kentinin arasına kurdu. Orada RABbe bir sunak yapıp RABbi adıyla çağırdı.
301
+ 01O 12 9 2930 Sonra kona göçe Negeve doğru ilerledi.
302
+ 01O 12 10 2940 Ülkedeki şiddetli kıtlık yüzünden Avram geçici bir süre için Mısıra gitti.
303
+ 01O 12 11 2950 Mısıra yaklaştıklarında karısı Saraya, ‹‹Güzel bir kadın olduğunu biliyorum›› dedi,
304
+ 01O 12 12 2960 ‹‹Olur ki Mısırlılar seni görüp, ‹Bu onun karısı› diyerek beni öldürür, seni sağ bırakırlar.
305
+ 01O 12 13 2970 Lütfen, ‹Onun kızkardeşiyim› de ki, senin hatırın için bana iyi davransınlar, canıma dokunmasınlar.››
306
+ 01O 12 14 2980 Avram Mısıra girince, Mısırlılar karısının çok güzel olduğunu farkettiler.
307
+ 01O 12 15 2990 Kadını gören firavunun adamları, güzelliğini firavuna övdüler. Kadın saraya alındı.
308
+ 01O 12 16 3000 Onun hatırı için firavun Avrama iyi davrandı. Avram davar, sığır, erkek ve dişi eşek, erkek ve kadın köle, deve sahibi oldu.
309
+ 01O 12 17 3010 RAB Avramın karısı Saray yüzünden firavunla ev halkının başına korkunç felaketler getirdi.
310
+ 01O 12 18 3020 Firavun Avramı çağırtarak, ‹‹Nedir bana bu yaptığın?›› dedi, ‹‹Neden Sarayın karın olduğunu söylemedin?
311
+ 01O 12 19 3030 Niçin ‹Saray kızkardeşimdir› diyerek onunla evlenmeme izin verdin? Al karını, git!››
312
+ 01O 12 20 3040 Firavun Avram için adamlarına buyruk verdi. Böylece Avram'la karısını sahip olduğu her şeyle birlikte gönderdiler.
313
+ 01O 13 1 3050 Avram, karısı ve sahip olduğu her şeyle birlikte Mısırdan ayrılıp Negeve doğru gitti. Lut da onunla birlikteydi.
314
+ 01O 13 2 3060 Avram çok zengindi. Sürüleri, altınları, gümüşleri vardı.
315
+ 01O 13 3 3070 Negevden başlayıp bir yerden öbürüne göçerek Beytele kadar gitti. Beytelle Ay Kenti arasında daha önce çadırını kurmuş olduğu yere vardı.
316
+ 01O 13 4 3080 Önceden yapmış olduğu sunağın bulunduğu yere gidip orada RABbi adıyla çağırdı.
317
+ 01O 13 5 3090 Avramla birlikte göçen Lutun da davarları, sığırları, çadırları vardı.
318
+ 01O 13 6 3100 Malları öyle çoktu ki, toprak birlikte yaşamalarına elvermedi; yan yana yaşayamadılar.
319
+ 01O 13 7 3110 Avramın çobanlarıyla Lutun çobanları arasında kavga çıktı. -O günlerde Kenanlılarla Perizliler de orada yaşıyorlardı.-
320
+ 01O 13 8 3120 Avram Luta, ‹‹Biz akrabayız›› dedi, ‹‹Bu yüzden aramızda da çobanlarımız arasında da kavga çıkmasın.
321
+ 01O 13 9 3130 Bütün topraklar senin önünde. Gel, ayrılalım. Sen sola gidersen, ben sağa gideceğim. Sen sağa gidersen, ben sola gideceğim.››
322
+ 01O 13 10 3140 Lut çevresine baktı. Şeria Ovasının tümü RABbin bahçesi gibi, Soara doğru giderken Mısır toprakları gibiydi. Her yerde bol su vardı. RAB Sodom ve Gomora kentlerini yok etmeden önce ova böyleydi.
323
+ 01O 13 11 3150 Lut kendine Şeria Ovasının tümünü seçerek doğuya doğru göçtü. Birbirlerinden ayrıldılar.
324
+ 01O 13 12 3160 Avram Kenan topraklarında kaldı. Lut ovadaki kentlerin arasına yerleşti, Sodoma yakın bir yere çadır kurdu.
325
+ 01O 13 13 3170 Sodom halkı çok kötüydü. RABbe karşı büyük günah işliyordu.
326
+ 01O 13 14 3180 Lut Avramdan ayrıldıktan sonra, RAB Avrama, ‹‹Bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya, batıya dikkatle bak›› dedi,
327
+ 01O 13 15 3190 ‹‹Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim.
328
+ 01O 13 16 3200 Soyunu toprağın tozu kadar çoğaltacağım. Öyle ki, biri çıkıp da toprağın tozunu sayabilirse, senin soyunu da sayabilecek.
329
+ 01O 13 17 3210 Kalk, sana vereceğim toprakları boydan boya dolaş.››
330
+ 01O 13 18 3220 Avram çadırını söktü, gidip Hevron'daki Mamre meşeliğine yerleşti. Orada RAB'be bir sunak yaptı.
331
+ 01O 14 1 3230 Bu arada Şinar Kralı Amrafel, Ellasar Kralı Aryok, Elam Kralı Kedorlaomer ve Goyim Kralı Tidal
332
+ 01O 14 2 3240 Sodom Kralı Beraya, Gomora Kralı Birşaya, Adma Kralı Şinava, Sevoyim Kralı Şemevere ve Bala -Soar- Kralına karşı savaş açtı.
333
+ 01O 14 3 3250 Bu son beş kral bugün Lut Gölü olan Siddim Vadisinde güçlerini birleştirmişti.
334
+ 01O 14 4 3260 Bu krallar on iki yıl Kedorlaomerin egemenliği altında yaşamış, on üçüncü yıl ona başkaldırmışlardı.
335
+ 01O 14 5 -6 3270 On dördüncü yıl Kedorlaomerle onu destekleyen öbür krallar gelip Aşterot-Karnayimde Refalıları, Hamda Zuzluları, Şave-Kiryatayimde Emlileri, çöl kenarındaki El-Parana kadar uzanan dağlık Seir bölgesinde Horluları bozguna uğrattılar.
336
+ 01O 14 7 3280 Oradan geri dönüp Eyn-Mişpata -Kadeşe- gittiler. Amaleklilerin bütün topraklarını alarak Haseson-Tamarda yaşayan Amorluları bozguna uğrattılar.
337
+ 01O 14 8 -9 3290 Bunun üzerine Sodom, Gomora, Adma, Sevoyim, Bala -Soar- kralları yola çıktı. Bu beş kral dört krala -Elam Kralı Kedorlaomer, Goyim Kralı Tidal, Şinar Kralı Amrafel, Ellasar Kralı Aryoka- karşı Siddim Vadisinde savaş düzenine girdiler.
338
+ 01O 14 10 3300 Siddim Vadisi zift çukurlarıyla doluydu. Sodom ve Gomora kralları kaçarken adamlarından bazıları bu çukurlara düştü. Sağ kalanlarsa dağlara kaçtı.
339
+ 01O 14 11 3310 Dört kral Sodom ve Gomoranın bütün malını ve yiyeceğini alıp gitti.
340
+ 01O 14 12 3320 Avramın yeğeni Lutla mallarını da götürdüler. Çünkü o da Sodomda yaşıyordu.
341
+ 01O 14 13 3330 Oradan kaçıp kurtulan biri gelip İbrani Avrama durumu bildirdi. Avram Eşkolla Anerin kardeşi Amorlu Mamrenin meşeliğinde yaşıyordu. Bunların hepsi Avramdan yanaydılar.
342
+ 01O 14 14 3340 Avram yeğeni Lutun tutsak alındığını duyunca, evinde doğup yetişmiş üç yüz on sekiz adamını yanına alarak dört kralı Dana kadar kovaladı.
343
+ 01O 14 15 3350 Adamlarını gruplara ayırdı, gece saldırıp onları bozguna uğratarak Şamın kuzeyindeki Hovaya kadar kovaladı.
344
+ 01O 14 16 3360 Yağmalanan bütün malı, yeğeni Lutla mallarını, kadınları ve halkı geri getirdi.
345
+ 01O 14 17 3370 Avram Kedorlaomerle onu destekleyen kralları bozguna uğratıp dönünce, Sodom Kralı onu karşılamak için Kral Vadisi olan Şave Vadisine gitti.
346
+ 01O 14 18 3380 Yüce Tanrının kâhini olan Şalem Kralı Melkisedek ekmek ve şarap getirdi.
347
+ 01O 14 19 3390 Avramı kutsayarak şöyle dedi: ‹‹Yeri göğü yaratan yüce Tanrı Avramı kutsasın,
348
+ 01O 14 20 3400 Düşmanlarını onun eline teslim eden yüce Tanrıya övgüler olsun.››
349
+ 01O 14 21 3410 Sodom Kralı Avrama, ‹‹Adamlarımı bana ver, mallar sana kalsın›› dedi.
350
+ 01O 14 22 -23 3420 Avram Sodom Kralına, ‹‹Yeri göğü yaratan yüce Tanrı RABbin önünde sana ait hiçbir şey, bir iplik, bir çarık bağı bile almayacağıma ant içerim›› diye karşılık verdi, ‹‹Öyle ki, ‹Avramı zengin ettim› demeyesin.
351
+ 01O 14 24 3430 Yalnız, adamlarımın yedikleri bunun dışında. Bir de beni destekleyen Aner, Eşkol ve Mamre paylarına düşeni alsınlar.››
352
+ 01O 15 1 3440 Bundan sonra RAB bir görümde Avrama, ‹‹Korkma, Avram›› diye seslendi, ‹‹Senin kalkanın benim. Ödülün çok büyük olacak.››
353
+ 01O 15 2 3450 Avram, ‹‹Ey Egemen RAB, bana ne vereceksin?›› dedi, ‹‹Çocuk sahibi olamadım. Evim Şamlı Eliezere kalacak.
354
+ 01O 15 3 3460 Bana çocuk vermediğin için evimdeki bir uşak mirasçım olacak.››
355
+ 01O 15 4 3470 RAB yine seslendi: ‹‹O mirasçın olmayacak, öz çocuğun mirasçın olacak.››
356
+ 01O 15 5 3480 Sonra Avramı dışarı çıkararak, ‹‹Göklere bak›› dedi, ‹‹Yıldızları sayabilir misin? İşte, soyun o kadar çok olacak.››
357
+ 01O 15 6 3490 Avram RABbe iman etti, RAB bunu ona doğruluk saydı.
358
+ 01O 15 7 3500 Tanrı Avrama, ‹‹Bu toprakları sana miras olarak vermek için Kildanilerin Ur Kentinden seni çıkaran RAB benim›› dedi.
359
+ 01O 15 8 3510 Avram, ‹‹Ey Egemen RAB, bu toprakları miras alacağımı nasıl bileceğim?›› diye sordu.
360
+ 01O 15 9 3520 RAB, ‹‹Bana bir düve, bir keçi, bir de koç getir›› dedi, ‹‹Hepsi üçer yaşında olsun. Bir de kumruyla güvercin yavrusu getir.››
361
+ 01O 15 10 3530 Avram hepsini getirdi, ortadan kesip parçaları birbirine karşı dizdi. Yalnız kuşları kesmedi.
362
+ 01O 15 11 3540 Leşlerin üzerine konan yırtıcı kuşları kovdu.
363
+ 01O 15 12 3550 Güneş batarken Avram derin bir uykuya daldı. Üzerine dehşet verici zifiri bir karanlık çöktü.
364
+ 01O 15 13 3560 RAB Avrama şöyle dedi: ‹‹Şunu iyi bil ki, senin soyun yabancı bir ülkede, gurbette yaşayacak. Dört yüz yıl kölelik edip baskı görecek.
365
+ 01O 15 14 3570 Ama soyuna kölelik yaptıran ulusu cezalandıracağım. Sonra soyun oradan büyük mal varlığıyla çıkacak.
366
+ 01O 15 15 3580 Sen de esenlik içinde atalarına kavuşacaksın. İleri yaşta ölüp gömüleceksin.
367
+ 01O 15 16 3590 Soyunun dördüncü kuşağı buraya geri dönecek. Çünkü Amorluların yaptığı kötülükler henüz doruğa varmadı.››
368
+ 01O 15 17 3600 Güneş batıp karanlık çökünce, dumanlı bir mangalla alevli bir meşale göründü ve kesilen hayvan parçalarının arasından geçti.
369
+ 01O 15 18 3610 O gün RAB Avram'la antlaşma yaparak ona şöyle dedi: ‹‹Mısır Irmağı'ndan büyük Fırat Irmağı'na kadar uzanan bu toprakları -Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını- senin soyuna vereceğim.››
370
+ 01O 16 1 3620 Karısı Saray Avrama çocuk verememişti. Sarayın Hacer adında Mısırlı bir cariyesi vardı.
371
+ 01O 16 2 3630 Saray Avrama, ‹‹RAB çocuk sahibi olmamı engelledi›› dedi, ‹‹Lütfen, cariyemle yat. Belki bu yoldan bir çocuk sahibi olabilirim.›› Avram Sarayın sözünü dinledi.
372
+ 01O 16 3 3640 Saray Mısırlı cariyesi Haceri kocası Avrama karı olarak verdi. Bu olay Avram Kenanda on yıl yaşadıktan sonra oldu.
373
+ 01O 16 4 3650 Avram Hacerle yattı, Hacer hamile kaldı. Hacer hamile olduğunu anlayınca, hanımını küçük görmeye başladı.
374
+ 01O 16 5 3660 Saray Avrama, ‹‹Bu haksızlık senin yüzünden başıma geldi!›› dedi, ‹‹Cariyemi koynuna soktum. Hamile olduğunu anlayınca beni küçük görmeye başladı. İkimiz arasında RAB karar versin.››
375
+ 01O 16 6 3670 Avram, ‹‹Cariyen senin elinde›› dedi, ‹‹Neyi uygun görürsen yap.›› Böylece Saray cariyesine sert davranmaya başladı. Hacer onun yanından kaçtı.
376
+ 01O 16 7 3680 RABbin meleği Haceri çölde bir pınarın, Şur yolundaki pınarın başında buldu.
377
+ 01O 16 8 3690 Ona, ‹‹Sarayın cariyesi Hacer, nereden gelip nereye gidiyorsun?›› diye sordu. Hacer, ‹‹Hanımım Saraydan kaçıyorum›› diye yanıtladı.
378
+ 01O 16 9 3700 RABbin meleği, ‹‹Hanımına dön ve ona boyun eğ›› dedi,
379
+ 01O 16 10 3710 ‹‹Senin soyunu öyle çoğaltacağım ki, kimse sayamayacak.
380
+ 01O 16 11 3720 ‹‹İşte hamilesin, bir oğlun olacak,<br />Adını İsmailfü koyacaksın.<br />Çünkü RAB sıkıntı içindeki yakarışını işitti.
381
+ 01O 16 12 3730 Oğlun yaban eşeğine benzer bir adam olacak,<br />O herkese, herkes de ona karşı çıkacak.<br />Kardeşlerinin hepsiyle çekişme içinde yaşayacak.›› da ‹‹Bütün kardeşlerinin yaşadığı yerin doğusuna yerleşecek››.
382
+ 01O 16 13 3740 Hacer, ‹‹Beni gören Tanrıyı gerçekten gördüm mü?›› diyerek kendisiyle konuşan RABbe ‹‹El-Roi›› adını verdi.
383
+ 01O 16 14 3750 Bu yüzden Kadeşle Beret arasındaki o kuyuya Beer-Lahay-Roi adı verildi. anlamına gelir.
384
+ 01O 16 15 3760 Hacer Avrama bir erkek çocuk doğurdu. Avram çocuğun adını İsmail koydu.
385
+ 01O 16 16 3770 Hacer İsmail'i doğurduğunda, Avram seksen altı yaşındaydı.
386
+ 01O 17 1 3780 Avram doksan dokuz yaşındayken RAB ona görünerek, ‹‹Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrıyım›› dedi, ‹‹Benim yolumda yürü, kusursuz ol.
387
+ 01O 17 2 3790 Seninle yaptığım antlaşmayı sürdürecek, soyunu alabildiğine çoğaltacağım.››
388
+ 01O 17 3 3800 Avram yüzüstü yere kapandı. Tanrı,
389
+ 01O 17 4 3810 ‹‹Seninle yaptığım antlaşma şudur›› dedi, ‹‹Birçok ulusun babası olacaksın.
390
+ 01O 17 5 3820 Artık adın Avram değil, İbrahim olacak. Çünkü seni birçok ulusun babası yapacağım.
391
+ 01O 17 6 3830 Seni çok verimli kılacağım. Soyundan uluslar doğacak, krallar çıkacak.
392
+ 01O 17 7 3840 Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar boyunca, sonsuza dek sürdüreceğim. Senin, senden sonra da soyunun Tanrısı olacağım.
393
+ 01O 17 8 3850 Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim. Onların Tanrısı olacağım.›› anlamına gelir.
394
+ 01O 17 9 3860 Tanrı İbrahime, ‹‹Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız›› dedi,
395
+ 01O 17 10 3870 ‹‹Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek.
396
+ 01O 17 11 3880 Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak.
397
+ 01O 17 12 3890 Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu.
398
+ 01O 17 13 3900 Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki bu belirti sonsuza dek sürecek antlaşmamın simgesi olacak.
399
+ 01O 17 14 3910 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.››
400
+ 01O 17 15 3920 Tanrı, ‹‹Karın Saraya gelince, ona artık Saray demeyeceksin›› dedi, ‹‹Bundan böyle onun adı Sara olacak.
401
+ 01O 17 16 3930 Onu kutsayacak, ondan sana bir oğul vereceğim. Onu kutsayacağım, ulusların anası olacak. Halkların kralları onun soyundan çıkacak.››
402
+ 01O 17 17 3940 İbrahim yüzüstü yere kapandı ve güldü. İçinden, ‹‹Yüz yaşında bir adam çocuk sahibi olabilir mi?›› dedi, ‹‹Doksan yaşındaki Sara doğurabilir mi?››
403
+ 01O 17 18 3950 Sonra Tanrıya, ‹‹Keşke İsmaili mirasçım kabul etseydin!›› dedi.
404
+ 01O 17 19 3960 Tanrı, ‹‹Hayır. Ama karın Sara sana bir oğul doğuracak, adını İshakfç koyacaksın›› dedi, ‹‹Onunla ve soyuyla antlaşmamı sonsuza dek sürdüreceğim.
405
+ 01O 17 20 3970 İsmaile gelince, seni işittim. Onu kutsayacak, verimli kılacak, soyunu alabildiğine çoğaltacağım. On iki beyin babası olacak. Soyunu büyük bir ulus yapacağım.
406
+ 01O 17 21 3980 Ancak antlaşmamı gelecek yıl bu zaman Saranın doğuracağı oğlun İshakla sürdüreceğim.››
407
+ 01O 17 22 3990 Tanrı İbrahimle konuşmasını bitirince ondan ayrılıp yukarıya çekildi.
408
+ 01O 17 23 4000 İbrahim evindeki bütün erkekleri -oğlu İsmaili, evinde doğanların, satın aldığı uşakların hepsini- Tanrının kendisine buyurduğu gibi o gün sünnet ettirdi.
409
+ 01O 17 24 4010 İbrahim sünnet olduğunda doksan dokuz yaşındaydı.
410
+ 01O 17 25 4020 Oğlu İsmail on üç yaşında sünnet oldu.
411
+ 01O 17 26 4030 İbrahim, oğlu İsmaille aynı gün sünnet edildi.
412
+ 01O 17 27 4040 İbrahim'in evindeki bütün erkekler -evinde doğanlar ve yabancılardan satın alınanlar- onunla birlikte sünnet oldu.
413
+ 01O 18 1 4050 İbrahim günün sıcak saatlerinde Mamre meşeliğindeki çadırının önünde otururken, RAB kendisine göründü.
414
+ 01O 18 2 4060 İbrahim karşısında üç adamın durduğunu gördü. Onları görür görmez karşılamaya koştu. Yere kapanarak birine,
415
+ 01O 18 3 4070 ‹‹Ey efendim, eğer gözünde lütuf bulduysam, lütfen kulunun yanından ayrılma›› dedi,
416
+ 01O 18 4 4080 ‹‹Biraz su getirteyim, ayaklarınızı yıkayın. Şu ağacın altında dinlenin.
417
+ 01O 18 5 4090 Madem kulunuza konuk geldiniz, bırakın size yiyecek bir şeyler getireyim. Biraz dinlendikten sonra yolunuza devam edersiniz.›› Adamlar, ‹‹Peki, dediğin gibi olsun›› dediler.
418
+ 01O 18 6 4100 İbrahim hemen çadıra, Saranın yanına gitti. Ona, ‹‹Hemen üç sea ince un al, yoğurup pide yap›› dedi.
419
+ 01O 18 7 4110 Ardından sığırlara koştu. Körpe ve besili bir buzağı seçip uşağına verdi. Uşak buzağıyı hemen hazırladı.
420
+ 01O 18 8 4120 İbrahim hazırlanan buzağıyı yoğurt ve sütle birlikte götürüp konuklarının önüne koydu. Onlar yerken o da yanlarında, ağacın altında durdu.
421
+ 01O 18 9 4130 Konuklar, ‹‹Karın Sara nerede?›› diye sordular. İbrahim, ‹‹Çadırda›› diye yanıtladı.
422
+ 01O 18 10 4140 RAB, ‹‹Gelecek yıl bu zamanda kesinlikle yanına döneceğim›› dedi, ‹‹O zaman karın Saranın bir oğlu olacak.›› Sara RABbin arkasında, çadırın girişinde durmuş, dinliyordu.
423
+ 01O 18 11 4150 İbrahimle Sara kocamışlardı, yaşları hayli ileriydi. Sara âdetten kesilmişti.
424
+ 01O 18 12 4160 İçin için gülerek, ‹‹Bu yaştan sonra bu sevinci tadabilir miyim?›› diye düşündü, ‹‹Üstelik efendim de yaşlı.››
425
+ 01O 18 13 4170 RAB İbrahime sordu: ‹‹Sara niçin, ‹Bu yaştan sonra gerçekten çocuk sahibi mi olacağım?› diyerek güldü?
426
+ 01O 18 14 4180 RAB için olanaksız bir şey var mı? Belirlenen vakitte, gelecek yıl bu zaman yanına döndüğümde Saranın bir oğlu olacak.››
427
+ 01O 18 15 4190 Sara korktu, ‹‹Gülmedim›› diyerek yalan söyledi. RAB, ‹‹Hayır, güldün›› dedi.
428
+ 01O 18 16 4200 Adamlar oradan ayrılırken Sodoma doğru baktılar. İbrahim onları yolcu etmek için yanlarında yürüyordu.
429
+ 01O 18 17 4210 RAB, ‹‹Yapacağım şeyi İbrahimden mi gizleyeceğim?›› dedi,
430
+ 01O 18 18 4220 ‹‹Kuşkusuz İbrahimden büyük ve güçlü bir ulus türeyecek, yeryüzündeki bütün uluslar onun aracılığıyla kutsanacak.
431
+ 01O 18 19 4230 Doğru ve adil olanı yaparak yolumda yürümeyi oğullarına ve soyuna buyursun diye İbrahimi seçtim. Öyle ki, ona verdiğim sözü yerine getireyim.››
432
+ 01O 18 20 4240 Sonra İbrahime, ‹‹Sodom ve Gomora büyük suçlama altında›› dedi, ‹‹Günahları çok ağır.
433
+ 01O 18 21 4250 Onun için inip bakacağım. Duyduğum suçlamalar doğru mu, değil mi göreceğim. Bunları yapıp yapmadıklarını anlayacağım.››
434
+ 01O 18 22 4260 Adamlar oradan ayrılıp Sodoma doğru gittiler. Ama İbrahim RABbin huzurunda kaldı.
435
+ 01O 18 23 4270 RABbe yaklaşarak, ‹‹Haksızla birlikte haklıyı da mı yok edeceksin?›› diye sordu,
436
+ 01O 18 24 4280 ‹‹Kentte elli doğru kişi var diyelim. Orayı gerçekten yok edecek misin? İçindeki elli doğru kişinin hatırı için kenti bağışlamayacak mısın?
437
+ 01O 18 25 4290 Senden uzak olsun bu. Haklıyı, haksızı aynı kefeye koyarak haksızın yanında haklıyı da öldürmek senden uzak olsun. Bütün dünyayı yargılayan adil olmalı.›› din bilginlerine göre ‹‹RAB İbrahimin önünde kaldı.››
438
+ 01O 18 26 4300 RAB, ‹‹Eğer Sodomda elli doğru kişi bulursam, onların hatırına bütün kenti bağışlayacağım›› diye karşılık verdi.
439
+ 01O 18 27 4310 İbrahim, ‹‹Ben toz ve külüm, bir hiçim›› dedi, ‹‹Ama seninle konuşma yürekliliğini göstereceğim.
440
+ 01O 18 28 4320 Kırk beş doğru kişi var diyelim, beş kişi için bütün kenti yok mu edeceksin?›› RAB, ‹‹Eğer kentte kırk beş doğru kişi bulursam, orayı yok etmeyeceğim›› dedi.
441
+ 01O 18 29 4330 İbrahim yine sordu: ‹‹Ya kırk kişi bulursan?›› RAB, ‹‹O kırk kişinin hatırı için hiçbir şey yapmayacağım›› diye yanıtladı.
442
+ 01O 18 30 4340 İbrahim, ‹‹Ya Rab, öfkelenme ama, otuz kişi var diyelim?›› dedi. RAB, ‹‹Otuz kişi bulursam, kente dokunmayacağım›› diye yanıtladı.
443
+ 01O 18 31 4350 İbrahim, ‹‹Ya Rab, lütfen konuşma yürekliliğimi bağışla›› dedi, ‹‹Eğer yirmi kişi bulursan?›› RAB, ‹‹Yirmi kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim›› diye yanıtladı.
444
+ 01O 18 32 4360 İbrahim, ‹‹Ya Rab, öfkelenme ama, bir kez daha konuşacağım›› dedi, ‹‹Eğer on kişi bulursan?›› RAB, ‹‹On kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim›› diye yanıtladı.
445
+ 01O 18 33 4370 RAB İbrahim'le konuşmasını bitirince oradan ayrıldı, İbrahim de çadırına döndü.
446
+ 01O 19 1 4380 İki melek akşamleyin Sodoma vardılar. Lut kentin kapısında oturuyordu. Onları görür görmez karşılamak için ayağa kalktı. Yere kapanarak,
447
+ 01O 19 2 4390 ‹‹Efendilerim›› dedi, ‹‹Kulunuzun evine buyurun. Ayaklarınızı yıkayın, geceyi bizde geçirin. Sonra erkenden kalkıp yolunuza devam edersiniz.›› Melekler, ‹‹Olmaz›› dediler, ‹‹Geceyi kent meydanında geçireceğiz.››
448
+ 01O 19 3 4400 Ama Lut çok diretti. Sonunda onunla birlikte evine gittiler. Lut onlara yemek hazırladı, mayasız ekmek pişirdi. Yediler.
449
+ 01O 19 4 4410 Onlar yatmadan, kentin erkekleri -Sodomun her mahallesinden genç yaşlı bütün erkekler- evi sardı.
450
+ 01O 19 5 4420 Luta seslenerek, ‹‹Bu gece sana gelen adamlar nerede?›› diye sordular, ‹‹Getir onları da yatalım.››
451
+ 01O 19 6 4430 Lut dışarı çıktı, arkasından kapıyı kapadı.
452
+ 01O 19 7 4440 ‹‹Kardeşler, lütfen bu kötülüğü yapmayın›› dedi,
453
+ 01O 19 8 4450 ‹‹Erkek yüzü görmemiş iki kızım var. Size onları getireyim, ne isterseniz yapın. Yeter ki, bu adamlara dokunmayın. Çünkü onlar konuğumdur, çatımın altına geldiler.››
454
+ 01O 19 9 4460 Adamlar, ‹‹Çekil önümüzden!›› diye karşılık verdiler, ‹‹Adam buraya dışardan geldi, şimdi yargıçlık taslıyor! Sana daha beterini yaparız.›› Lutu ite kaka kapıyı kırmaya davrandılar.
455
+ 01O 19 10 4470 Ama içerdeki adamlar uzanıp Lutu evin içine, yanlarına aldılar ve kapıyı kapadılar.
456
+ 01O 19 11 4480 Kapıya dayanan adamları, büyük küçük hepsini kör ettiler. Öyle ki, adamlar kapıyı bulamaz oldu.
457
+ 01O 19 12 4490 İçerdeki iki adam Luta, ‹‹Senin burada başka kimin var?›› diye sordular, ‹‹Oğullarını, kızlarını, damatlarını, kentte sana ait kim varsa hepsini dışarı çıkar.
458
+ 01O 19 13 4500 Çünkü burayı yok edeceğiz. RAB bu halk hakkında birçok kötü suçlama duydu, kenti yok etmek için bizi gönderdi.››
459
+ 01O 19 14 4510 Lut dışarı çıktı ve kızlarıyla evlenecek olan adamlara, ‹‹Hemen buradan uzaklaşın!›› dedi, ‹‹Çünkü RAB bu kenti yok etmek üzere.›› Ne var ki damat adayları onun şaka yaptığını sandılar.
460
+ 01O 19 15 4520 Tan ağarırken melekler Luta, ‹‹Karınla iki kızını al, hemen buradan uzaklaş›› diye üstelediler, ‹‹Yoksa kent cezasını bulurken sen de canından olursun.››
461
+ 01O 19 16 4530 Lut ağır davrandı, ama RAB ona acıdı. Adamlar Lutla karısının ve iki kızının elinden tutup onları kentin dışına çıkardılar.
462
+ 01O 19 17 4540 Kent dışına çıkınca, adamlardan biri Luta, ‹‹Kaç, canını kurtar, arkana bakma›› dedi, ‹‹Bu ovanın hiçbir yerinde durma. Dağa kaç, yoksa ölür gidersin.››
463
+ 01O 19 18 4550 Lut, ‹‹Aman, efendim!›› diye karşılık verdi,
464
+ 01O 19 19 4560 ‹‹Ben kulunuzdan hoşnut kaldınız, canımı kurtarmakla bana büyük iyilik yaptınız. Ama dağa kaçamam. Çünkü felaket bana yetişir, ölürüm.
465
+ 01O 19 20 4570 İşte, şurada kaçabileceğim yakın bir kent var, küçücük bir kent. İzin verin, oraya kaçıp canımı kurtarayım. Zaten küçücük bir kent.››
466
+ 01O 19 21 4580 Adamlardan biri, ‹‹Peki, dileğini kabul ediyorum›› dedi, ‹‹O kenti yıkmayacağım.
467
+ 01O 19 22 4590 Çabuk ol, hemen kaç! Çünkü sen oraya varmadan bir şey yapamam.›› Bu yüzden o kente Soar adı verildi.
468
+ 01O 19 23 4600 Lut Soara vardığında güneş doğmuştu.
469
+ 01O 19 24 4610 RAB Sodom ve Gomoranın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı.
470
+ 01O 19 25 4620 Bu kentleri, bütün ovayı, oradaki insanların hepsini ve bütün bitkileri yok etti.
471
+ 01O 19 26 4630 Ancak Lutun peşisıra gelen karısı dönüp geriye bakınca tuz kesildi.
472
+ 01O 19 27 4640 İbrahim sabah erkenden kalkıp önceki gün RABbin huzurunda durduğu yere gitti.
473
+ 01O 19 28 4650 Sodom ve Gomoraya ve bütün ovaya baktı. Yerden, tüten bir ocak gibi duman yükseliyordu.
474
+ 01O 19 29 4660 Tanrı ovadaki kentleri yok ederken İbrahimi anımsamış ve Lutun yaşadığı kentleri yok ederken Lutu bu felaketin dışına çıkarmıştı.
475
+ 01O 19 30 4670 Lut Soarda kalmaktan korkuyordu. Bu yüzden iki kızıyla kentten ayrılarak dağa yerleşti, onlarla birlikte bir mağarada yaşamaya başladı.
476
+ 01O 19 31 4680 Büyük kızı küçüğüne, ‹‹Babamız yaşlı›› dedi, ‹‹Dünya geleneklerine uygun biçimde burada bizimle yatabilecek bir erkek yok.
477
+ 01O 19 32 4690 Gel, babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım.››
478
+ 01O 19 33 4700 O gece babalarına şarap içirdiler. Büyük kız gidip babasıyla yattı. Ancak Lut yatıp kalktığının farkında değildi.
479
+ 01O 19 34 4710 Ertesi gün büyük kız küçüğüne, ‹‹Dün gece babamla yattım›› dedi, ‹‹Bu gece de ona şarap içirelim. Soyumuzu yaşatmak için sen de onunla yat.››
480
+ 01O 19 35 4720 O gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı. Ama Lut yatıp kalktığının farkında değildi.
481
+ 01O 19 36 4730 Böylece Lutun iki kızı da öz babalarından hamile kaldılar.
482
+ 01O 19 37 4740 Büyük kız bir erkek çocuk doğurdu, ona Moav adını verdi. Moav bugünkü Moavlıların atasıdır.
483
+ 01O 19 38 4750 Küçük kızın da bir oğlu oldu, adını Ben-Ammi koydu. O da bugünkü Ammonlular'ın atasıdır.
484
+ 01O 20 1 4760 İbrahim Mamreden Negeve göçerek Kadeş ve Sur kentlerinin arasına yerleşti. Sonra geçici bir süre Gerarda kaldı.
485
+ 01O 20 2 4770 Karısı Sara için, ‹‹Bu kadın kızkardeşimdir›› dedi. Bunun üzerine Gerar Kralı Avimelek adam gönderip Sarayı getirtti.
486
+ 01O 20 3 4780 Ama Tanrı gece düşünde Avimeleke görünerek, ‹‹Bu kadını aldığın için öleceksin›› dedi, ‹‹Çünkü o evli bir kadın.››
487
+ 01O 20 4 4790 Avimelek henüz Saraya dokunmamıştı. ‹‹Ya RAB›› dedi, ‹‹Suçsuz bir ulusu mu yok edeceksin?
488
+ 01O 20 5 4800 İbrahimin kendisi bana, ‹Bu kadın kızkardeşimdir› demedi mi? Kadın da İbrahim için, ‹O kardeşimdir› dedi. Ben temiz vicdanla, suçsuz ellerimle yaptım bunu.››
489
+ 01O 20 6 4810 Tanrı, düşünde ona, ‹‹Bunu temiz vicdanla yaptığını biliyorum›› diye yanıtladı, ‹‹Ben de seni bu yüzden bana karşı günah işlemekten alıkoydum, kadına dokunmana izin vermedim.
490
+ 01O 20 7 4820 Şimdi kadını kocasına geri ver. Çünkü o bir peygamberdir. Senin için dua eder, ölmezsin. Ama kadını geri vermezsen, sen de sana ait olan herkes de ölecek, bilesin.››
491
+ 01O 20 8 4830 Avimelek sabah erkenden kalktı, bütün adamlarını çağırarak olup biteni anlattı. Adamlar dehşete düştü.
492
+ 01O 20 9 4840 Avimelek İbrahimi çağırtarak, ‹‹Ne yaptın bize?›› dedi, ‹‹Sana ne haksızlık ettim ki, beni ve krallığımı bu büyük günaha sürükledin? Bana bu yaptığın yapılacak iş değil.››
493
+ 01O 20 10 4850 Sonra, ‹‹Amacın neydi, niçin yaptın bunu?›› diye sordu.
494
+ 01O 20 11 4860 İbrahim, ‹‹Çünkü burada hiç Tanrı korkusu yok›› diye yanıtladı, ‹‹Karım yüzünden beni öldürebilirler diye düşündüm.
495
+ 01O 20 12 4870 Üstelik, Sara gerçekten kızkardeşimdir. Babamız bir, annemiz ayrıdır. Onunla evlendim.
496
+ 01O 20 13 4880 Tanrı beni babamın evinden gurbete gönderdiği zaman karıma, ‹Bana sevgini şöyle göstereceksin: Gideceğimiz her yerde kardeşin olduğumu söyle› dedim.››
497
+ 01O 20 14 4890 Avimelek İbrahime karısı Sarayı geri verdi. Bunun yanısıra ona davar, sığır, köleler, cariyeler de verdi.
498
+ 01O 20 15 4900 İbrahime, ‹‹İşte ülkem önünde, nereye istersen oraya yerleş›› dedi.
499
+ 01O 20 16 4910 Saraya da, ‹‹Kardeşine bin parça gümüş veriyorum›› dedi, ‹‹Yanındakilere karşı senin suçsuz olduğunu gösteren bir kanıttır bu. Herkes suçsuz olduğunu bilsin.››
500
+ 01O 20 17 4920 İbrahim Tanrıya dua etti ve Tanrı Avimelekle karısına, cariyelerine şifa verdi. Çocuk sahibi oldular.
501
+ 01O 20 18 4930 Çünkü İbrahim'in karısı Sara yüzünden RAB Avimelek'in evindeki kadınların hamile kalmasını engellemişti.
502
+ 01O 21 1 4940 RAB verdiği söz uyarınca Saraya iyilik etti ve sözünü yerine getirdi.
503
+ 01O 21 2 4950 Sara hamile kaldı; İbrahimin yaşlılık döneminde, tam Tanrının belirttiği zamanda ona bir erkek çocuk doğurdu.
504
+ 01O 21 3 4960 İbrahim Saranın doğurduğu çocuğa İshakfı adını verdi.
505
+ 01O 21 4 4970 Tanrının kendisine buyurduğu gibi oğlu İshakı sekiz günlükken sünnet etti.
506
+ 01O 21 5 4980 İshak doğduğunda İbrahim yüz yaşındaydı.
507
+ 01O 21 6 4990 Sara, ‹‹Tanrı yüzümü güldürdü›› dedi, ‹‹Bunu duyan herkes benimle birlikte gülecek.
508
+ 01O 21 7 5000 Kim İbrahime Sara çocuk emzirecek derdi? Bu yaşında ona bir oğul doğurdum.››
509
+ 01O 21 8 5010 Çocuk büyüdü. Sütten kesildiği gün İbrahim büyük bir şölen verdi.
510
+ 01O 21 9 5020 Ne var ki Sara, Mısırlı Hacerin İbrahimden olma oğlu İsmailin alay ettiğini görünce,
511
+ 01O 21 10 5030 İbrahime, ‹‹Bu cariyeyle oğlunu kov›› dedi, ‹‹Bu cariyenin oğlu, oğlum İshakın mirasına ortak olmasın.››
512
+ 01O 21 11 5040 Bu İbrahimi çok üzdü, çünkü İsmail de öz oğluydu.
513
+ 01O 21 12 5050 Ancak Tanrı İbrahime, ‹‹Oğlunla cariyen için üzülme›› dedi, ‹‹Sara ne derse, onu yap. Çünkü senin soyun İshakla sürecektir.
514
+ 01O 21 13 5060 Cariyenin oğlundan da bir ulus yaratacağım, çünkü o da senin soyun.››
515
+ 01O 21 14 5070 İbrahim sabah erkenden kalktı, biraz yiyecek, bir tulum da su hazırlayıp Hacerin omuzuna attı, çocuğunu da verip onu gönderdi. Hacer Beer-Şeva Çölüne gitti, orada bir süre dolaştı.
516
+ 01O 21 15 5080 Tulumdaki su tükenince, oğlunu bir çalının altına bıraktı.
517
+ 01O 21 16 5090 Yaklaşık bir ok atımı uzaklaşıp, ‹‹Oğlumun ölümünü görmeyeyim›› diyerek onun karşısına oturup hıçkıra hıçkıra ağladı.
518
+ 01O 21 17 5100 Tanrı çocuğun sesini duydu. Tanrının meleği göklerden Hacere, ‹‹Nen var, Hacer?›› diye seslendi, ‹‹Korkma! Çünkü Tanrı çocuğun sesini duydu.
519
+ 01O 21 18 5110 Kalk, oğlunu kaldır, elini tut. Onu büyük bir ulus yapacağım.››
520
+ 01O 21 19 5120 Sonra Tanrı Hacerin gözlerini açtı, Hacer bir kuyu gördü. Gidip tulumunu doldurdu, oğluna içirdi.
521
+ 01O 21 20 5130 Çocuk büyürken Tanrı onunlaydı. Çocuk çölde yaşadı ve okçu oldu.
522
+ 01O 21 21 5140 Paran Çölünde yaşarken annesi ona Mısırlı bir kadın aldı.
523
+ 01O 21 22 5150 O sırada Avimelekle ordusunun komutanı Fikol İbrahime, ‹‹Yaptığın her şeyde Tanrı seninle›› dediler,
524
+ 01O 21 23 5160 ‹‹Onun için, Tanrının önünde bana, oğluma ve soyuma haksız davranmayacağına ant iç. Bana ve konuk olarak yaşadığın bu ülkeye, benim sana yaptığım gibi iyi davran.››
525
+ 01O 21 24 5170 İbrahim, ‹‹Ant içerim›› dedi.
526
+ 01O 21 25 5180 İbrahim Avimeleke bir kuyuyu zorla ele geçiren adamlarından yakındı.
527
+ 01O 21 26 5190 Avimelek, ‹‹Bunu kimin yaptığını bilmiyorum›› diye yanıtladı, ‹‹Sen de bana söylemedin, ilk kez duyuyorum.››
528
+ 01O 21 27 5200 Daha sonra İbrahim Avimeleke davar ve sığır verdi. Böylece ikisi bir antlaşma yaptılar.
529
+ 01O 21 28 5210 İbrahim sürüsünden yedi dişi kuzu ayırdı.
530
+ 01O 21 29 5220 Avimelek, ‹‹Bunun anlamı ne, niçin bu yedi dişi kuzuyu ayırdın?›› diye sordu.
531
+ 01O 21 30 5230 İbrahim, ‹‹Bu yedi dişi kuzuyu benim elimden almalısın›› diye yanıtladı, ‹‹Kuyuyu benim açtığımın kanıtı olsun.››
532
+ 01O 21 31 5240 Bu yüzden oraya Beer-Şeva adı verildi. Çünkü ikisi orada ant içmişlerdi.
533
+ 01O 21 32 5250 Beer-Şevada yapılan bu antlaşmadan sonra Avimelek, ordusunun komutanı Fikolla birlikte Filist yöresine geri döndü.
534
+ 01O 21 33 5260 İbrahim Beer-Şevada bir ılgın ağacı dikti; orada RABbi, ölümsüz Tanrıyı adıyla çağırdı.
535
+ 01O 21 34 5270 Filist yöresinde konuk olarak uzun süre yaşadı.
536
+ 01O 22 1 5280 Daha sonra Tanrı İbrahimi denedi. ‹‹İbrahim!›› diye seslendi. İbrahim, ‹‹Buradayım!›› dedi.
537
+ 01O 22 2 5290 Tanrı, ‹‹İshakı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git›› dedi, ‹‹Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun.››
538
+ 01O 22 3 5300 İbrahim sabah erkenden kalktı, eşeğine palan vurdu. Yanına uşaklarından ikisini ve oğlu İshakı aldı. Yakmalık sunu için odun yardıktan sonra, Tanrının kendisine belirttiği yere doğru yola çıktı.
539
+ 01O 22 4 5310 Üçüncü gün gideceği yeri uzaktan gördü.
540
+ 01O 22 5 5320 Uşaklarına, ‹‹Siz burada, eşeğin yanında kalın›› dedi, ‹‹Tapınmak için oğlumla birlikte oraya gidip döneceğiz.››
541
+ 01O 22 6 -7 5330 Yakmalık sunu için yardığı odunları oğlu İshaka yükledi. Ateşi ve bıçağı kendisi aldı. Birlikte giderlerken İshak İbrahime, ‹‹Baba!›› dedi. İbrahim, ‹‹Evet, oğlum!›› diye yanıtladı. İshak, ‹‹Ateşle odun burada, ama yakmalık sunu kuzusu nerede?›› diye sordu.
542
+ 01O 22 8 5340 İbrahim, ‹‹Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak›› dedi. İkisi birlikte yürümeye devam ettiler.
543
+ 01O 22 9 5350 Tanrının kendisine belirttiği yere varınca İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. Oğlu İshakı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı.
544
+ 01O 22 10 5360 Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı.
545
+ 01O 22 11 5370 Ama RABbin meleği göklerden, ‹‹İbrahim, İbrahim!›› diye seslendi. İbrahim, ‹‹İşte buradayım!›› diye karşılık verdi.
546
+ 01O 22 12 5380 Melek, ‹‹Çocuğa dokunma›› dedi, ‹‹Ona hiçbir şey yapma. Şimdi Tanrıdan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin.››
547
+ 01O 22 13 5390 İbrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu.
548
+ 01O 22 14 5400 Oraya ‹‹Yahve yire›› adını verdi. ‹‹RABbin dağında sağlanacaktır›› sözü bu yüzden bugün de söyleniyor.
549
+ 01O 22 15 5410 RABbin meleği göklerden İbrahime ikinci kez seslendi:
550
+ 01O 22 16 5420 ‹‹RAB diyor ki, kendi üzerime ant içiyorum. Bunu yaptığın için, biricik oğlunu esirgemediğin için
551
+ 01O 22 17 5430 seni fazlasıyla kutsayacağım; soyunu göklerin yıldızları, kıyıların kumu kadar çoğaltacağım. Soyun düşmanlarının kentlerini mülk edinecek.
552
+ 01O 22 18 5440 Soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak. Çünkü sözümü dinledin.››
553
+ 01O 22 19 5450 Sonra İbrahim uşaklarının yanına döndü. Birlikte yola çıkıp Beer-Şevaya gittiler. İbrahim Beer-Şevada kaldı.
554
+ 01O 22 20 5460 Bir süre sonra İbrahime, ‹‹Milka, kardeşin Nahora çocuklar doğurdu›› diye haber verdiler,
555
+ 01O 22 21 5470 ‹‹İlk oğlu Ûs, kardeşi Bûz, Kemuel -Aramın babası-
556
+ 01O 22 22 5480 Keset, Hazo, Pildaş, Yidlaf, Betuel.››
557
+ 01O 22 23 5490 Betuel Rebekanın babası oldu. Bu sekiz çocuğu İbrahimin kardeşi Nahora Milka doğurdu.
558
+ 01O 22 24 5500 Reuma adındaki cariyesi de Nahor'a Tevah, Gaham, Tahaş ve Maaka'yı doğurdu.
559
+ 01O 23 1 5510 Sara yüz yirmi yedi yıl yaşadı. Ömrü bu kadardı.
560
+ 01O 23 2 5520 Kenan ülkesinde, bugün Hevron denilen Kiryat-Arbada öldü. İbrahim yas tutmak, ağlamak için Saranın ölüsünün başına gitti.
561
+ 01O 23 3 5530 Sonra karısının ölüsünün başından kalkıp Hititlere,
562
+ 01O 23 4 5540 ‹‹Ben aranızda konuk ve yabancıyım›› dedi, ‹‹Bana mezar yapabileceğim bir toprak satın. Ölümü kaldırıp gömeyim.››
563
+ 01O 23 5 -6 5550 Hititler, ‹‹Efendim, bizi dinle›› diye yanıtladılar, ‹‹Sen aramızda güçlü bir beysin. Ölünü mezarlarımızın en iyisine göm. Ölünü gömmen için kimse senden mezarını esirgemez.››
564
+ 01O 23 7 5560 İbrahim, ülke halkı olan Hititlerin önünde eğilerek,
565
+ 01O 23 8 5570 ‹‹Eğer ölümü gömmemi istiyorsanız, benim için Sohar oğlu Efrona ricada bulunun›› dedi,
566
+ 01O 23 9 5580 ‹‹Tarlasının dibindeki Makpela Mağarasını bana satsın. Fiyatı neyse huzurunuzda eksiksiz ödeyip orayı mezarlık yapacağım.››
567
+ 01O 23 10 5590 Hititli Efron halkının arasında oturuyordu. Kent kapısında toplanan herkesin duyacağı biçimde,
568
+ 01O 23 11 5600 ‹‹Hayır, efendim!›› diye karşılık verdi, ‹‹Beni dinle, mağarayla birlikte tarlayı da sana veriyorum. Halkımın huzurunda onu sana veriyorum. Ölünü göm.››
569
+ 01O 23 12 5610 İbrahim ülke halkının önünde eğildi.
570
+ 01O 23 13 5620 Herkesin duyacağı biçimde Efrona, ‹‹Lütfen beni dinle›› dedi, ‹‹Tarlanın parasını ödeyeyim. Parayı kabul et ki, ölümü oraya gömeyim.››
571
+ 01O 23 14 -15 5630 Efron, ‹‹Efendim, beni dinle›› diye karşılık verdi, ‹‹Aramızda dört yüz şekel gümüşün sözü mü olur? Ölünü göm.››
572
+ 01O 23 16 5640 İbrahim Efronun önerisini kabul etti. Efronun Hititlerin önünde sözünü ettiği dört yüz şekel gümüşü tüccarların ağırlık ölçülerine göre tarttı.
573
+ 01O 23 17 -18 5650 Böylece Efronun Mamre yakınında Makpeladaki tarlası, çevresindeki bütün ağaçlarla ve içindeki mağarayla birlikte, kent kapısında toplanan Hititlerin huzurunda İbrahimin mülkü kabul edildi.
574
+ 01O 23 19 5660 İbrahim karısı Sarayı Kenan ülkesinde Mamreye -Hevrona- yakın Makpela Tarlasındaki mağaraya gömdü.
575
+ 01O 23 20 5670 Hititler tarlayı içindeki mağarayla birlikte İbrahim'in mezarlık yeri olarak onayladılar.
576
+ 01O 24 1 5680 İbrahim kocamış, iyice yaşlanmıştı. RAB onu her yönden kutsamıştı.
577
+ 01O 24 2 5690 İbrahim, evindeki en yaşlı ve her şeyden sorumlu uşağına, ‹‹Elini uyluğumun altına koy›› dedi,
578
+ 01O 24 3 5700 ‹‹Yerin göğün Tanrısı RABbin adıyla ant içmeni istiyorum. Aralarında yaşadığım Kenanlılardan oğluma kız almayacaksın.
579
+ 01O 24 4 5710 Oğlum İshaka kız almak için benim ülkeme, akrabalarımın yanına gideceksin.›› gösterirdi.
580
+ 01O 24 5 5720 Uşak, ‹‹Ya kız benimle bu ülkeye gelmek istemezse?›› diye sordu, ‹‹O zaman oğlunu geldiğin ülkeye götüreyim mi?››
581
+ 01O 24 6 5730 İbrahim, ‹‹Sakın oğlumu oraya götürme!›› dedi,
582
+ 01O 24 7 5740 ‹‹Beni baba ocağından, doğduğum ülkeden getiren, ‹Bu toprakları senin soyuna vereceğim› diyerek ant içen Göklerin Tanrısı RAB senin önünden meleğini gönderecek. Böylece oradan oğluma bir kız alabileceksin.
583
+ 01O 24 8 5750 Eğer kız seninle gelmek istemezse, içtiğin ant seni bağlamaz. Yalnız, oğlumu oraya götürme.››
584
+ 01O 24 9 5760 Bunun üzerine uşak elini efendisi İbrahimin uyluğunun altına koyarak bu konuda ant içti.
585
+ 01O 24 10 5770 Sonra efendisinden on deve alarak en iyi eşyalarla birlikte yola çıktı; Aram-Naharayime, Nahorun yaşadığı kente gitti.
586
+ 01O 24 11 5780 Develerini kentin dışındaki kuyunun yanına çöktürdü. Akşamüzeriydi, kadınların su almak için dışarı çıkacakları zamandı.
587
+ 01O 24 12 5790 Uşak, ‹‹Ya RAB, efendim İbrahimin Tanrısı, yalvarırım bugün beni başarılı kıl›› diye dua etti, ‹‹Efendim İbrahime iyilik et.
588
+ 01O 24 13 5800 İşte, pınarın başında bekliyorum. Kentin kızları su almaya geliyorlar.
589
+ 01O 24 14 5810 Birine, ‹Lütfen testini indir, biraz su içeyim› diyeceğim. O da, ‹Sen iç, ben de develerine içireyim› derse, bileceğim ki o kız kulun İshak için seçtiğin kızdır. Böylece efendime iyilik ettiğini anlayacağım.››
590
+ 01O 24 15 5820 O duasını bitirmeden, İbrahimin kardeşi Nahorla karısı Milkanın oğlu Betuelin kızı Rebeka, omuzunda su testisiyle dışarı çıktı.
591
+ 01O 24 16 5830 Çok güzel bir genç kızdı. Ona erkek eli değmemişti. Pınara gitti, testisini doldurup geri döndü.
592
+ 01O 24 17 5840 Uşak onu karşılamaya koştu, ‹‹Lütfen testinden biraz su ver, içeyim›› dedi.
593
+ 01O 24 18 5850 Rebeka, ‹‹İç, efendim›› diyerek hemen testisini indirdi, içmesi için ona uzattı.
594
+ 01O 24 19 5860 Ona su verdikten sonra, ‹‹Develerin için de su çekeyim›› dedi, ‹‹Kanıncaya kadar içsinler.››
595
+ 01O 24 20 5870 Çabucak suyu hayvanların teknesine boşalttı, yine su çekmek için kuyuya koştu. Adamın bütün develeri için su çekti.
596
+ 01O 24 21 5880 Adam RABbin yolunu açıp açmadığını anlamak için sessizce genç kızı süzüyordu.
597
+ 01O 24 22 5890 Develer su içtikten sonra, adam bir beka ağırlığında altın bir burun halkasıyla on şekel ağırlığında iki altın bilezik çıkardı.
598
+ 01O 24 23 5900 ‹‹Lütfen söyle, kimin kızısın sen?›› diye sordu, ‹‹Babanın evinde geceyi geçirebileceğimiz bir yer var mı?››
599
+ 01O 24 24 5910 Kız, ‹‹Milkayla Nahorun oğlu Betuelin kızıyım›› diye karşılık verdi,
600
+ 01O 24 25 5920 ‹‹Bizde saman ve yem bol, geceyi geçirebileceğiniz yer de var.››
601
+ 01O 24 26 5930 Adam eğilip RABbe tapındı.
602
+ 01O 24 27 5940 ‹‹Efendim İbrahimin Tanrısı RABbe övgüler olsun›› dedi, ‹‹Sevgisini, sadakatini efendimden esirgemedi. Efendimin akrabalarının evine giden yolu bana gösterdi.››
603
+ 01O 24 28 5950 Kız annesinin evine koşup olanları anlattı.
604
+ 01O 24 29 5960 Rebekanın Lavan adında bir kardeşi vardı. Lavan pınarın başındaki adama doğru koştu.
605
+ 01O 24 30 5970 Kızkardeşinin burnundaki halkayı, kollarındaki bilezikleri görmüştü. Rebeka adamın kendisine söylediklerini de anlatınca, Lavan adamın yanına gitti. Adam pınarın başında, develerinin yanında duruyordu.
606
+ 01O 24 31 5980 Lavan, ‹‹Eve buyur, ey RABbin kutsadığı adam›› dedi, ‹‹Niçin dışarıda bekliyorsun? Senin için oda, develerin için yer hazırladım.››
607
+ 01O 24 32 5990 Böylece adam eve girdi. Lavan develerin kolanlarını çözdü, onlara saman ve yem verdi. Adamla yanındakilere ayaklarını yıkamaları için su getirdi.
608
+ 01O 24 33 6000 Önüne yemek konulunca, adam, ‹‹Niçin geldiğimi anlatmadan yemek yemeyeceğim›› dedi. Lavan, ‹‹Öyleyse anlat›› diye karşılık verdi.
609
+ 01O 24 34 6010 Adam, ‹‹Ben İbrahimin uşağıyım›› dedi,
610
+ 01O 24 35 6020 ‹‹RAB efendimi alabildiğine kutsadı. Onu zengin etti. Ona davar, sığır, altın, gümüş, erkek ve kadın köleler, develer, eşekler verdi.
611
+ 01O 24 36 6030 Karısı Sara ileri yaşta efendime bir oğul doğurdu. Efendim sahip olduğu her şeyi oğluna verdi.
612
+ 01O 24 37 -38 6040 ‹Ülkelerinde yaşadığım Kenanlılardan oğluma kız almayacaksın. Oğluma kız almak için babamın ailesine, akrabalarımın yanına gideceksin› diyerek bana ant içirdi.
613
+ 01O 24 39 6050 ‹‹Efendime, ‹Ya kız benimle gelmezse?› diye sordum.
614
+ 01O 24 40 6060 ‹‹Efendim, ‹Yolunda yürüdüğüm RAB meleğini seninle gönderecek, yolunu açacak› dedi, ‹Akrabalarımdan, babamın ailesinden oğluma bir kız getireceksin.
615
+ 01O 24 41 6070 İçtiğin anttan ancak akrabalarımın yanına vardığında sana kızı vermezlerse, evet, ancak o zaman özgür olabilirsin.›
616
+ 01O 24 42 6080 ‹‹Bugün pınarın başına geldiğimde şöyle dua ettim: ‹Ya RAB, efendim İbrahimin Tanrısı, yalvarırım yolumu aç.
617
+ 01O 24 43 6090 İşte pınarın başında bekliyorum. Su almaya gelen kızlardan birine, lütfen testinden bana biraz su ver, içeyim, diyeceğim.
618
+ 01O 24 44 6100 O da, sen iç, develerin için de su çekeyim derse, anlayacağım ki efendimin oğlu için RABbin seçtiği kız odur.›
619
+ 01O 24 45 6110 ‹‹Ben içimden dua ederken, Rebeka omuzunda su testisiyle dışarı çıktı. Pınar başına gidip su aldı. Ona, ‹Lütfen, biraz su ver, içeyim› dedim.
620
+ 01O 24 46 6120 ‹‹Rebeka hemen testisini omuzundan indirdi, ‹İç efendim› dedi, ‹Ben de develerine içireyim.› Ben içtim. Develere de su verdi.
621
+ 01O 24 47 6130 ‹‹Ona, ‹Kimin kızısın sen?› diye sordum. ‹‹ ‹Milkayla Nahorun oğlu Betuelin kızıyım› dedi. ‹‹Bunun üzerine burnuna halka, kollarına bilezik taktım.
622
+ 01O 24 48 6140 Eğilip RABbe tapındım. Efendimin oğluna kardeşinin torununu almak için bana doğru yolu gösteren efendim İbrahimin Tanrısı RABbe övgüler sundum.
623
+ 01O 24 49 6150 Şimdi efendime sevgi ve sadakat mı göstereceksiniz, yoksa olmaz mı diyeceksiniz, bana bildirin. Öyle ki, ben de ne yapacağıma karar vereyim.››
624
+ 01O 24 50 6160 Lavanla Betuel, ‹‹Bu RABbin işi›› diye karşılık verdiler, ‹‹Biz sana ne iyi, ne kötü diyebiliriz.
625
+ 01O 24 51 6170 İşte Rebeka burada. Al götür. RABbin buyurduğu gibi efendinin oğluna karı olsun.››
626
+ 01O 24 52 6180 İbrahimin uşağı bu sözleri duyunca, yere kapanarak RABbe tapındı.
627
+ 01O 24 53 6190 Rebekaya altın, gümüş takımlar, giysiler, kardeşiyle annesine de değerli eşyalar çıkarıp verdi.
628
+ 01O 24 54 6200 Sonra yanındakilerle birlikte yedi, içti. Geceyi orada geçirdiler. Sabah kalkınca İbrahimin uşağı, ‹‹Beni yolcu edin, efendime döneyim›› dedi.
629
+ 01O 24 55 6210 Rebekanın kardeşiyle annesi, ‹‹Bırak kız on gün kadar bizimle kalsın, sonra gidersin›› diye karşılık verdiler.
630
+ 01O 24 56 6220 Adam, ‹‹Madem RAB yolumu açtı, beni geciktirmeyin›› dedi, ‹‹İzin verin, efendime döneyim.››
631
+ 01O 24 57 6230 ‹‹Kızı çağırıp ona soralım›› dediler.
632
+ 01O 24 58 6240 Rebekayı çağırıp, ‹‹Bu adamla gitmek istiyor musun?›› diye sordular. Rebeka, ‹‹İstiyorum›› dedi.
633
+ 01O 24 59 6250 Böylece Rebekayla dadısını, İbrahimin uşağıyla adamlarını uğurlamaya çıktılar.
634
+ 01O 24 60 6260 Rebekayı şöyle kutsadılar: ‹‹Ey kızkardeşimiz,<br />Binlerce, on binlerce kişiye analık et,<br />Soyun düşmanlarının kentlerini mülk edinsin.››
635
+ 01O 24 61 6270 Rebekayla genç hizmetçileri hazırlanıp develere binerek İbrahimin uşağını izlediler. Uşak Rebekayı alıp oradan ayrıldı.
636
+ 01O 24 62 6280 İshak Beer-Lahay-Roiden gelmişti. Çünkü Negev bölgesinde yaşıyordu.
637
+ 01O 24 63 6290 Akşamüzeri düşünmek için tarlaya gitti. Başını kaldırdığında develerin yaklaştığını gördü.
638
+ 01O 24 64 6300 Rebeka İshakı görünce deveden indi,
639
+ 01O 24 65 6310 İbrahimin uşağına, ‹‹Tarladan bizi karşılamaya gelen şu adam kim?›› diye sordu. Uşak, ‹‹Efendim›› diye karşılık verdi. Rebeka peçesini alıp yüzünü örttü.
640
+ 01O 24 66 6320 Uşak bütün yaptıklarını İshaka anlattı.
641
+ 01O 24 67 6330 İshak Rebeka'yı annesi Sara'nın yaşamış olduğu çadıra götürüp onunla evlendi. Böylece Rebeka İshak'ın karısı oldu. İshak onu sevdi. Annesinin ölümünden sonra onunla avunç buldu.
642
+ 01O 25 1 6340 İbrahim bir kadınla daha evlendi. Kadının adı Keturaydı.
643
+ 01O 25 2 6350 Ondan Zimran, Yokşan, Medan, Midyan, Yişbak, Şuah adlı çocukları oldu.
644
+ 01O 25 3 6360 Yokşandan da Şeva, Dedan oldu. Dedan soyundan Aşurlular, Letuşlular, Leumlular doğdu.
645
+ 01O 25 4 6370 Midyanın Efa, Efer, Hanok, Avida, Eldaa adlı oğulları oldu. Bunların hepsi Keturanın soyundandı.
646
+ 01O 25 5 6380 İbrahim sahip olduğu her şeyi İshaka bıraktı.
647
+ 01O 25 6 6390 Cariyelerinin oğullarına da armağanlar verdi. Kendisi sağken bu çocukları oğlu İshaktan uzaklaştırıp doğuya gönderdi.
648
+ 01O 25 7 6400 İbrahim yüz yetmiş beş yıl yaşadı. Ömrü bu kadardı.
649
+ 01O 25 8 6410 Kocamış, yaşama doymuş, iyice yaşlanmış olarak son soluğunu verdi. Ölüp atalarına kavuştu.
650
+ 01O 25 9 6420 Oğulları İshakla İsmail onu Hititli Sohar oğlu Efronun tarlasında Mamreye yakın Makpela Mağarasına gömdüler.
651
+ 01O 25 10 6430 İbrahim o tarlayı Hititlerden satın almıştı. Böylece İbrahimle karısı Sara oraya gömüldüler.
652
+ 01O 25 11 6440 Tanrı İbrahimin ölümünden sonra oğlu İshakı kutsadı. İshak Beer-Lahay-Roide yaşıyordu.
653
+ 01O 25 12 6450 Saranın cariyesi Mısırlı Hacerin İbrahime doğurduğu İsmailin öyküsü:
654
+ 01O 25 13 6460 Doğum sırasına göre İsmailin oğullarının adları şunlardır: İlk oğlu Nevayot. Sonra Kedar, Adbeel, Mivsam,
655
+ 01O 25 14 6470 Mişma, Duma, Massa,
656
+ 01O 25 15 6480 Hadat, Tema, Yetur, Nafiş, Kedema gelir.
657
+ 01O 25 16 6490 İsmailin oğulları olan bu on iki bey oymakların atalarıydı. Köylerine, obalarına da bu adları verdiler.
658
+ 01O 25 17 6500 İsmail yüz otuz yedi yıl yaşadıktan sonra son soluğunu verdi. Ölüp halkına kavuştu.
659
+ 01O 25 18 6510 İsmailoğulları Aşura doğru giderken Mısır sınırı yakınında, Havila ile Şur arasındaki bölgeye yerleştiler. Kardeşlerinin yaşadığı yerin doğusuna yerleşmişlerdi.
660
+ 01O 25 19 6520 İbrahimin oğlu İshakın öyküsü:
661
+ 01O 25 20 6530 İshak Aramlı Lavanın kızkardeşi, Paddan-Aramlı Betuelin kızı Rebekayla evlendiğinde kırk yaşındaydı.
662
+ 01O 25 21 6540 İshak karısı için RABbe yakardı, çünkü karısı kısırdı. RAB İshakın yakarışını yanıtladı, Rebeka hamile kaldı.
663
+ 01O 25 22 6550 Çocuklar karnında itişiyordu. Rebeka, ‹‹Nedir bu başıma gelen?›› diyerek RABbe danışmaya gitti.
664
+ 01O 25 23 6560 RAB onu şöyle yanıtladı: ‹‹Rahminde iki ulus var,<br />Senden iki ayrı halk doğacak,<br />Biri öbüründen güçlü olacak,<br />Büyüğü küçüğüne hizmet edecek.››
665
+ 01O 25 24 6570 Doğum vakti gelince, Rebekanın ikiz oğulları oldu.
666
+ 01O 25 25 6580 İlk doğan oğlu kıpkırmızı ve tüylüydü; kırmızı bir cüppeyi andırıyordu. Adını Esav koydular.
667
+ 01O 25 26 6590 Sonra kardeşi doğdu. Eliyle Esavın topuğunu tutuyordu. Bu yüzden İshak ona Yakupfö adını verdi. Rebeka doğum yaptığında İshak altmış yaşındaydı.
668
+ 01O 25 27 6600 Çocuklar büyüdü. Esav kırları seven usta bir avcı oldu. Yakupsa hep çadırda oturan sakin bir adamdı.
669
+ 01O 25 28 6610 İshak Esavı daha çok severdi, çünkü onun getirdiği av etlerini yerdi. Rebeka ise Yakupu severdi.
670
+ 01O 25 29 6620 Bir gün Yakup çorba pişirirken Esav avdan geldi. Aç ve bitkindi.
671
+ 01O 25 30 6630 Yakupa, ‹‹Lütfen şu kızıl çorbadan biraz ver de içeyim. Aç ve bitkinim›› dedi. Bu nedenle ona Edom adı da verildi.
672
+ 01O 25 31 6640 Yakup, ‹‹Önce sen ilk oğulluk hakkını bana ver›› diye karşılık verdi.
673
+ 01O 25 32 6650 Esav, ‹‹Baksana, açlıktan ölmek üzereyim›› dedi, ‹‹İlk oğulluk hakkının bana ne yararı var?››
674
+ 01O 25 33 6660 Yakup, ‹‹Önce ant iç›› dedi. Esav ant içerek ilk oğulluk hakkını Yakupa sattı.
675
+ 01O 25 34 6670 Yakup Esav'a ekmekle mercimek çorbası verdi. Esav yiyip içtikten sonra kalkıp gitti. Böylece Esav ilk oğulluk hakkını küçümsemiş oldu.
676
+ 01O 26 1 6680 İbrahimin yaşadığı dönemdeki kıtlıktan başka ülkede bir kıtlık daha oldu. İshak Gerara, Filist Kralı Avimelekin yanına gitti.
677
+ 01O 26 2 6690 RAB İshaka görünerek, ‹‹Mısıra gitme›› dedi, ‹‹Sana söyleyeceğim ülkeye yerleş.
678
+ 01O 26 3 6700 Orada bir süre kal. Ben seninle olacak, seni kutsayacağım: Bütün bu toprakları sana ve soyuna vereceğim. Baban İbrahime ant içerek verdiğim sözü yerine getireceğim.
679
+ 01O 26 4 6710 Soyunu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Bu ülkelerin tümünü onlara vereceğim. Yeryüzündeki bütün uluslar senin soyun aracılığıyla kutsanacak.
680
+ 01O 26 5 6720 Çünkü İbrahim sözümü dinledi. Uyarılarıma, buyruklarıma, kurallarıma, yasalarıma bağlı kaldı.››
681
+ 01O 26 6 6730 Böylece İshak Gerarda kaldı.
682
+ 01O 26 7 6740 Yöre halkı karısıyla ilgili soru sorunca, ‹‹Kızkardeşimdir›› diyordu. Çünkü ‹‹Karımdır›› demekten korkuyordu. Rebeka yüzünden yöre halkı beni öldürebilir diye düşünüyordu. Çünkü Rebeka güzeldi.
683
+ 01O 26 8 6750 İshak orada uzun zaman kaldı. Bir gün Filist Kralı Avimelek, pencereden dışarı bakarken, İshakın karısı Rebekayı okşadığını gördü.
684
+ 01O 26 9 6760 İshakı çağırtarak, ‹‹Bu kadın gerçekte senin karın!›› dedi, ‹‹Neden kızkardeşin olduğunu söyledin?›› İshak, ‹‹Çünkü onun yüzünden canımdan olurum diye düşündüm›› dedi.
685
+ 01O 26 10 6770 Avimelek, ‹‹Nedir bize bu yaptığın?›› dedi, ‹‹Az kaldı halkımdan biri karınla yatacaktı. Bize suç işletecektin.››
686
+ 01O 26 11 6780 Sonra bütün halka, ‹‹Kim bu adama ya da karısına dokunursa, kesinlikle öldürülecek›› diye buyruk verdi.
687
+ 01O 26 12 6790 İshak o ülkede ekin ekti ve o yıl ektiğinin yüz katını biçti. RAB onu kutsamıştı.
688
+ 01O 26 13 6800 İshak bolluğa kavuştu. Varlığı gittikçe büyüyordu. Çok zengin oldu.
689
+ 01O 26 14 6810 Sürülerle davar, sığır ve birçok uşak sahibi oldu. Filistliler onu kıskanmaya başladılar.
690
+ 01O 26 15 6820 Babası İbrahim yaşarken kölelerinin kazmış olduğu bütün kuyuları toprakla doldurup kapadılar.
691
+ 01O 26 16 6830 Avimelek İshaka, ‹‹Ülkemizden git›› dedi, ‹‹Çünkü gücün bizim gücümüzü aştı.››
692
+ 01O 26 17 6840 İshak oradan ayrıldı. Gerar Vadisinde çadır kurup oraya yerleşti.
693
+ 01O 26 18 6850 Babası İbrahim yaşarken kazılmış olan kuyuları yeniden açtırdı. Çünkü Filistliler İbrahimin ölümünden sonra o kuyuları kapamışlardı. Kuyulara aynı adları, babasının vermiş olduğu adları verdi.
694
+ 01O 26 19 6860 İshakın köleleri vadide kuyu kazarken bir kaynak buldular.
695
+ 01O 26 20 6870 Gerarın çobanları, ‹‹Su bizim›› diyerek İshakın çobanlarıyla kavgaya tutuştular. İshak kendisiyle çekiştikleri için kuyuya Esek adını verdi.
696
+ 01O 26 21 6880 İshakın köleleri başka bir kuyu kazdılar. Bu kuyu yüzünden de kavga çıkınca İshak kuyuya Sitna adını verdi.
697
+ 01O 26 22 6890 Oradan ayrılıp başka bir yerde kuyu kazdırdı. Bu kuyu yüzünden kavga çıkmadı. Bu nedenle İshak ona Rehovotfş adını verdi. ‹‹RAB en sonunda bize rahatlık verdi›› dedi, ‹‹Bu ülkede verimli olacağız.››
698
+ 01O 26 23 6900 İshak oradan Beer-Şevaya gitti.
699
+ 01O 26 24 6910 O gece RAB kendisine görünerek, ‹‹Ben baban İbrahimin Tanrısıyım, korkma›› dedi, ‹‹Seninle birlikteyim. Seni kutsayacak, kulum İbrahimin hatırı için soyunu çoğaltacağım.››
700
+ 01O 26 25 6920 İshak orada bir sunak yaparak RABbi adıyla çağırdı. Çadırını oraya kurdu. Köleleri de orada bir kuyu kazdı.
701
+ 01O 26 26 6930 Avimelek, danışmanı Ahuzzat ve ordusunun komutanı Fikol ile birlikte, Gerardan İshakın yanına gitti.
702
+ 01O 26 27 6940 İshak onlara, ‹‹Niçin yanıma geldiniz?›› dedi, ‹‹Benden nefret ediyorsunuz. Üstelik beni ülkenizden kovdunuz.››
703
+ 01O 26 28 -29 6950 ‹‹Açıkça gördük ki, RAB seninle›› diye yanıtladılar, ‹‹Onun için, aramızda ant olsun: Biz nasıl sana dokunmadıksa, hep iyi davranarak seni esenlik içinde gönderdikse, sen de bize kötülük etme. Bu konuda seninle anlaşalım. Sen şimdi RABbin kutsadığı bir adamsın.››
704
+ 01O 26 30 6960 İshak onlara bir şölen verdi, yiyip içtiler.
705
+ 01O 26 31 6970 Sabah erkenden kalkıp karşılıklı ant içtiler. Sonra İshak onları yolcu etti. Esenlik içinde oradan ayrıldılar.
706
+ 01O 26 32 6980 Aynı gün İshakın köleleri gelip kazdıkları kuyu hakkında kendisine bilgi verdiler, ‹‹Su bulduk›› dediler.
707
+ 01O 26 33 6990 İshak kuyuya Şiva adını verdi. Bu yüzden kent bugüne kadar Beer-Şeva diye anılır.
708
+ 01O 26 34 7000 Esav kırk yaşında Hititli Beerinin kızı Yudit ve Hititli Elonun kızı Basematla evlendi.
709
+ 01O 26 35 7010 Bu kadınlar İshak'la Rebeka'nın başına dert oldular.
710
+ 01O 27 1 7020 İshak yaşlanmış, gözleri görmez olmuştu. Büyük oğlu Esavı çağırıp, ‹‹Oğlum!›› dedi. Esav, ‹‹Efendim!›› diye yanıtladı.
711
+ 01O 27 2 7030 İshak, ‹‹Artık yaşlandım›› dedi, ‹‹Ne zaman öleceğimi bilmiyorum.
712
+ 01O 27 3 7040 Silahlarını -ok kılıfını, yayını- al, kırlara çıkıp benim için bir hayvan avla.
713
+ 01O 27 4 7050 Sevdiğim lezzetli bir yemek yap, bana getir yiyeyim. Ölmeden önce seni kutsayayım.››
714
+ 01O 27 5 7060 İshak, oğlu Esavla konuşurken Rebeka onları dinliyordu. Esav avlanmak için kıra çıkınca,
715
+ 01O 27 6 7070 Rebeka oğlu Yakupa şöyle dedi: ‹‹Dinle, babanın ağabeyin Esava söylediklerini duydum.
716
+ 01O 27 7 7080 Baban ona, ‹Bana bir hayvan avla getir› dedi, ‹Lezzetli bir yemek yap, yiyeyim. Ölmeden önce seni RABbin huzurunda kutsayayım.›
717
+ 01O 27 8 7090 Bak oğlum, sana söyleyeceklerimi iyi dinle:
718
+ 01O 27 9 7100 Git süründen bana iki seçme oğlak getir. Onlarla babanın sevdiği lezzetli bir yemek yapayım.
719
+ 01O 27 10 7110 Yemesi için onu babana sen götüreceksin. Öyle ki, ölmeden önce seni kutsasın.››
720
+ 01O 27 11 7120 Yakup, ‹‹Ama kardeşim Esavın bedeni kıllı, benimkiyse kılsız›› diye yanıtladı,
721
+ 01O 27 12 7130 ‹‹Ya babam bana dokunursa? O zaman kendisini aldattığımı anlar. Kutsama yerine üzerime lanet getirmiş olurum.››
722
+ 01O 27 13 7140 Annesi, ‹‹Sana gelecek lanet bana gelsin, oğlum›› dedi, ‹‹Sen beni dinle, git oğlakları getir.››
723
+ 01O 27 14 7150 Yakup gidip oğlakları annesine getirdi. Annesi babasının sevdiği lezzetli bir yemek yaptı.
724
+ 01O 27 15 7160 Büyük oğlu Esavın en güzel giysileri o anda evdeydi. Rebeka onları küçük oğlu Yakupa giydirdi.
725
+ 01O 27 16 7170 Ellerinin üstünü, ensesinin kılsız yerini oğlak derisiyle kapladı.
726
+ 01O 27 17 7180 Yaptığı güzel yemekle ekmeği Yakupun eline verdi.
727
+ 01O 27 18 7190 Yakup babasının yanına varıp, ‹‹Baba!›› diye seslendi. Babası, ‹‹Evet, kimsin sen?›› dedi.
728
+ 01O 27 19 7200 Yakup, ‹‹Ben ilk oğlun Esavım›› diye karşılık verdi, ‹‹Söylediğini yaptım. Lütfen kalk, otur da getirdiğim av etini ye. Öyle ki, beni kutsayabilesin.››
729
+ 01O 27 20 7210 İshak, ‹‹Nasıl böyle çabucak buldun, oğlum?›› dedi. Yakup, ‹‹Tanrın RAB bana yardım etti›› diye yanıtladı.
730
+ 01O 27 21 7220 İshak, ‹‹Yaklaş, oğlum›› dedi, ‹‹Sana dokunayım, gerçekten oğlum Esav mısın, değil misin anlayayım.››
731
+ 01O 27 22 7230 Yakup babasına yaklaştı. Babası ona dokunarak, ‹‹Ses Yakupun sesi, ama eller Esavın elleri›› dedi.
732
+ 01O 27 23 7240 Onu tanıyamadı. Çünkü Yakupun elleri ağabeyi Esavın elleri gibi kıllıydı. İshak onu kutsamak üzereyken,
733
+ 01O 27 24 7250 bir daha sordu: ‹‹Sen gerçekten oğlum Esav mısın?›› Yakup, ‹‹Evet!›› diye yanıtladı.
734
+ 01O 27 25 7260 İshak, ‹‹Oğlum, av etini getir yiyeyim de seni kutsayayım›› dedi. Yakup önce yemeği, sonra şarabı getirdi. İshak yedi, içti.
735
+ 01O 27 26 7270 ‹‹Yaklaş da beni öp, oğlum›› dedi.
736
+ 01O 27 27 7280 Yakup yaklaşıp babasını öptü. Babası onun giysilerini kokladı ve kendisini kutsayarak şöyle dedi: ‹‹İşte oğlumun kokusu<br />Sanki RABbin kutsadığı kırların kokusu.
737
+ 01O 27 28 7290 Tanrı sana göklerin çiyinden<br />Ve yerin verimli topraklarından<br />Bol buğday ve yeni şarap versin.
738
+ 01O 27 29 7300 Halklar sana kulluk etsin,<br />Uluslar boyun eğsin.<br />Kardeşlerine egemen ol,<br />Kardeşlerin sana boyun eğsin.<br />Sana lanet edenlere lanet olsun,<br />Seni kutsayanlar kutsansın.››
739
+ 01O 27 30 7310 İshak Yakupu kutsadıktan ve Yakup babasının yanından ayrıldıktan hemen sonra kardeşi Esav avdan döndü.
740
+ 01O 27 31 7320 Esav da lezzetli bir yemek yaparak babasına götürdü. Ona, ‹‹Baba, kalk, getirdiğim av etini ye›› dedi, ‹‹Öyle ki, beni kutsayabilesin.››
741
+ 01O 27 32 7330 Babası, ‹‹Sen kimsin?›› diye sordu. Esav, ‹‹Ben ilk oğlun Esavım›› diye karşılık verdi.
742
+ 01O 27 33 7340 İshakı bir titreme sardı. Tir tir titreyerek, ‹‹Öyleyse daha önce avlanıp bana yemek getiren kimdi?›› diye sordu, ‹‹Sen gelmeden önce yemeğimi yiyip onu kutsadım. Artık o kutsanmış oldu.››
743
+ 01O 27 34 7350 Esav babasının anlattıklarını duyunca, acı acı haykırdı. ‹‹Beni de kutsa, baba, beni de!›› dedi.
744
+ 01O 27 35 7360 İshak, ‹‹Kardeşin gelip beni kandırdı›› diye karşılık verdi, ‹‹Senin yerine o kutsandı.››
745
+ 01O 27 36 7370 Esav, ‹‹Ona boşuna mı Yakup diyorlar?›› dedi, ‹‹İki kezdir beni aldatıyor. Önce ilk oğulluk hakkımı aldı. Şimdi de benim yerime o kutsandı.›› Sonra, ‹‹Kutsamak için bana bir hak ayırmadın mı?›› diye sordu.
746
+ 01O 27 37 7380 İshak, ‹‹Onu sana egemen kıldım›› diye yanıtladı, ‹‹Bütün kardeşlerini onun hizmetine verdim. Onu buğday ve yeni şarapla besledim. Senin için ne yapabilirim ki, oğlum?››
747
+ 01O 27 38 7390 Esav, ‹‹Sen yalnız bir kişiyi mi kutsayabilirsin baba?›› dedi, ‹‹Beni de kutsa, baba, beni de!›› Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
748
+ 01O 27 39 7400 Babası şöyle yanıtladı: ‹‹Göklerin çiyinden,<br />Zengin topraklardan<br />Uzak yaşayacaksın.
749
+ 01O 27 40 7410 Kılıcınla yaşayacak,<br />Kardeşine hizmet edeceksin.<br />Ama özgür olmak isteyince,<br />Onun boyunduruğunu kırıp atacaksın.››
750
+ 01O 27 41 7420 Babası Yakupu kutsadığı için Esav kardeşi Yakupa kin bağladı. ‹‹Nasıl olsa babamın ölümü yaklaştı›› diye düşünüyordu, ‹‹O zaman kardeşim Yakupu öldürürüm.››
751
+ 01O 27 42 7430 Büyük oğlu Esavın ne düşündüğü Rebekaya bildirilince Rebeka küçük oğlu Yakupu çağırttı. ‹‹Bak, ağabeyin Esav seni öldürmeyi düşünerek kendini avutuyor›› dedi,
752
+ 01O 27 43 7440 ‹‹Beni dinle, oğlum. Hemen Harrana, kardeşim Lavanın yanına kaç.
753
+ 01O 27 44 -45 7450 Ağabeyinin öfkesi dinip sana kızgınlığı geçinceye, ona yaptığını unutuncaya kadar orada kal. Birini gönderir, seni getirtirim. Niçin bir günde ikinizden de yoksun kalayım?››
754
+ 01O 27 46 7460 Sonra İshak'a, ‹‹Bu Hititli kadınlar yüzünden canımdan bezdim›› dedi, ‹‹Eğer Yakup da bu ülkenin kızlarıyla, Hitit kızlarıyla evlenirse, nasıl yaşarım?››
755
+ 01O 28 1 7470 İshak Yakupu çağırdı, onu kutsayarak, ‹‹Kenanlı kızlarla evlenme›› diye buyurdu,
756
+ 01O 28 2 7480 ‹‹Hemen Paddan-Arama, annenin babası Betuelin evine git. Orada dayın Lavanın kızlarından biriyle evlen.
757
+ 01O 28 3 7490 Her Şeye Gücü Yeten Tanrı seni kutsasın, verimli kılsın, soyunu çoğaltsın; soyundan halklar türesin.
758
+ 01O 28 4 7500 İbrahimi kutsadığı gibi seni ve soyunu da kutsasın. Öyle ki, Tanrının İbrahime verdiği topraklara -üzerinde yabancı olarak yaşadığın bu topraklara- sahip olasın.››
759
+ 01O 28 5 7510 İshak Yakupu böyle uğurladı. Yakup Paddan-Arama, kendisinin ve Esavın annesi Rebekanın kardeşi Aramlı Betuel oğlu Lavanın yanına gitmek üzere yola çıktı.
760
+ 01O 28 6 -7 7520 Esav İshakın Yakupu kutsadığını, evlenmek üzere Paddan-Arama gönderdiğini öğrendi. Ayrıca Yakupu kutsarken, babasının, ‹‹Kenanlı kızlarla evlenme›› diye buyurduğunu, Yakupun da annesiyle babasını dinleyip Paddan-Arama gittiğini öğrendi.
761
+ 01O 28 8 7530 Böylece babasının Kenanlı kızlardan hoşlanmadığını anladı.
762
+ 01O 28 9 7540 İsmailin yanına gitti. İbrahim oğlu İsmailin kızı, Nevayotun kızkardeşi Mahalatla evlenerek onu karılarının üzerine getirdi.
763
+ 01O 28 10 7550 Yakup Beer-Şevadan ayrılarak Harrana doğru yola çıktı.
764
+ 01O 28 11 7560 Bir yere varıp orada geceledi, çünkü güneş batmıştı. Oradaki taşlardan birini alıp başının altına koyarak yattı.
765
+ 01O 28 12 7570 Düşte yeryüzüne bir merdiven dikildiğini, başının göklere eriştiğini gördü. Tanrının melekleri merdivenden çıkıp iniyorlardı.
766
+ 01O 28 13 7580 RAB yanıbaşında durup, ‹‹Atan İbrahimin, İshakın Tanrısı RAB benim›› dedi, ‹‹Üzerinde yattığın toprakları sana ve soyuna vereceğim.
767
+ 01O 28 14 7590 Yeryüzünün tozu kadar sayısız bir soya sahip olacaksın. Doğuya, batıya, kuzeye, güneye doğru yayılacaksınız. Yeryüzündeki bütün halklar sen ve soyun aracılığıyla kutsanacak.
768
+ 01O 28 15 7600 Seninle birlikteyim. Gideceğin her yerde seni koruyacak ve bu topraklara geri getireceğim. Verdiğim sözü yerine getirinceye kadar senden ayrılmayacağım.››
769
+ 01O 28 16 7610 Yakup uyanınca, ‹‹RAB burada, ama ben farkına varamadım›› diye düşündü.
770
+ 01O 28 17 7620 Korktu ve, ‹‹Ne korkunç bir yer!›› dedi, ‹‹Bu, Tanrının evinden başka bir yer olamaz. Burası göklerin kapısı.››
771
+ 01O 28 18 7630 Ertesi sabah erkenden kalkıp başının altına koyduğu taşı anıt olarak dikti, üzerine zeytinyağı döktü.
772
+ 01O 28 19 7640 Oraya Beytelfü adını verdi. Kentin önceki adı Luzdu.
773
+ 01O 28 20 7650 Sonra bir adak adayarak şöyle dedi: ‹‹Tanrı benimle olur, gittiğim yolda beni korur, bana yiyecek, giyecek sağlarsa,
774
+ 01O 28 21 7660 babamın evine esenlik içinde dönersem, RAB benim Tanrım olacak.
775
+ 01O 28 22 7670 Anıt olarak diktiğim bu taş Tanrı'nın evi olacak. Bana vereceğin her şeyin ondalığını sana vereceğim.››
776
+ 01O 29 1 7680 Yakup yoluna devam ederek doğu halklarının ülkesine vardı.
777
+ 01O 29 2 7690 Kırda bir kuyu gördü. Kuyunun yanıbaşında üç davar sürüsü yatıyordu. Sürülere o kuyudan su verilirdi. Kuyunun ağzında büyük bir taş vardı.
778
+ 01O 29 3 7700 Bütün sürüler oraya toplanınca, çobanlar kuyunun ağzındaki taşı yuvarlar, davarlarını suvardıktan sonra taşı yine yerine, kuyunun ağzına koyarlardı.
779
+ 01O 29 4 7710 Yakup çobanlara, ‹‹Kardeşler, nerelisiniz?›› diye sordu. Çobanlar, ‹‹Harranlıyız›› diye yanıtladılar.
780
+ 01O 29 5 7720 Yakup, ‹‹Nahorun torunu Lavanı tanıyor musunuz?›› diye sordu. ‹‹Tanıyoruz›› dediler.
781
+ 01O 29 6 7730 Yakup, ‹‹İyi midir?›› diye sordu. ‹‹İyidir. İşte kızı Rahel davarlarla birlikte geliyor.››
782
+ 01O 29 7 7740 Yakup, ‹‹Akşama daha çok var›› dedi, ‹‹Sürülerin toplanma vakti değil. Davarlarınızı suvarın, götürüp otlatın.››
783
+ 01O 29 8 7750 Çobanlar, ‹‹Bütün sürüler toplanmadan, kuyunun ağzındaki taşı yuvarlamadan olmaz›› dediler, ‹‹Ancak o zaman davarları suvarabiliriz.››
784
+ 01O 29 9 7760 Yakup onlarla konuşurken Rahel babasının davarlarını getirdi. Rahel çobanlık yapıyordu.
785
+ 01O 29 10 7770 Yakup dayısı Lavanın kızı Raheli ve davarları görünce, gidip kuyunun ağzındaki taşı yuvarladı, dayısının davarlarını suvardı.
786
+ 01O 29 11 7780 Raheli öperek hıçkıra hıçkıra ağladı.
787
+ 01O 29 12 7790 Rahele baba tarafından akraba olduklarını, Rebekanın oğlu olduğunu anlattı. Rahel koşup babasına haber verdi.
788
+ 01O 29 13 7800 Lavan, yeğeni Yakupun geldiğini duyunca, onu karşılamaya koştu. Ona sarılıp öptü, evine getirdi. Yakup bütün olanları Lavana anlattı.
789
+ 01O 29 14 7810 Lavan, ‹‹Sen benim etim, kemiğimsin›› dedi. Yakup Lavanın yanında bir ay kaldıktan sonra,
790
+ 01O 29 15 7820 Lavan, ‹‹Akrabamsın diye benim için bedava mı çalışacaksın?›› dedi, ‹‹Söyle, ne kadar ücret istiyorsun?››
791
+ 01O 29 16 7830 Lavanın iki kızı vardı. Büyüğünün adı Lea, küçüğünün adı Raheldi.
792
+ 01O 29 17 7840 Leanın gözleri alımlıydı, Rahel ise boyu bosu yerinde, güzel bir kızdı.
793
+ 01O 29 18 7850 Yakup Rahele aşıktı. Lavana, ‹‹Küçük kızın Rahel için sana yedi yıl hizmet ederim›› dedi.
794
+ 01O 29 19 7860 Lavan, ‹‹Onu sana vermek başkasına vermekten daha iyidir›› dedi, ‹‹Yanımda kal.››
795
+ 01O 29 20 7870 Yakup Rahel için yedi yıl çalıştı. Raheli sevdiği için, yedi yıl ona birkaç gün gibi geldi.
796
+ 01O 29 21 7880 Lavana, ‹‹Zaman doldu, kızını ver, evleneyim›› dedi.
797
+ 01O 29 22 7890 Lavan bütün yöre halkını toplayıp bir şölen verdi.
798
+ 01O 29 23 7900 Gece kızı Leayı Yakupa götürdü. Yakup onunla yattı.
799
+ 01O 29 24 7910 Lavan cariyesi Zilpayı kızı Leanın hizmetine verdi.
800
+ 01O 29 25 7920 Sabah olunca Yakup bir de baktı ki, yanındaki Lea! Lavana, ‹‹Nedir bana bu yaptığın?›› dedi, ‹‹Ben Rahel için yanında çalışmadım mı? Niçin beni aldattın?››
801
+ 01O 29 26 7930 Lavan, ‹‹Bizim buralarda adettir. Büyük kız dururken küçük kız evlendirilmez›› dedi,
802
+ 01O 29 27 7940 ‹‹Bu bir haftayı tamamla, Raheli de sana veririz. Yalnız ona karşılık yedi yıl daha yanımda çalışacaksın.››
803
+ 01O 29 28 7950 Yakup kabul etti. Leayla bir hafta geçirdi. Sonra Lavan kızı Raheli de ona verdi.
804
+ 01O 29 29 7960 Cariyesi Bilhayı Rahelin hizmetine verdi.
805
+ 01O 29 30 7970 Yakup Rahelle de yattı. Onu Leadan çok sevdi. Lavana yedi yıl daha hizmet etti.
806
+ 01O 29 31 7980 RAB Leanın sevilmediğini görünce, çocuk sahibi olmasını sağladı. Oysa Rahel kısırdı.
807
+ 01O 29 32 7990 Lea hamile kalıp bir erkek çocuk doğurdu. Adını Ruben koydu. ‹‹Çünkü RAB mutsuzluğumu gördü›› dedi, ‹‹Kuşkusuz artık kocam beni sever.››
808
+ 01O 29 33 8000 Yine hamile kaldı ve bir erkek çocuk daha doğurdu. ‹‹RAB sevilmediğimi duyduğu için bana bu çocuğu verdi›› diyerek adını Şimon koydu.
809
+ 01O 29 34 8010 Üçüncü kez hamile kalıp bir daha erkek çocuk doğurdu. ‹‹Artık kocam bana bağlanacak›› dedi, ‹‹Çünkü ona üç erkek çocuk doğurdum.›› Onun için çocuğa Levi adı verildi.
810
+ 01O 29 35 8020 Dördüncü kez hamile kaldı ve bir erkek çocuk daha doğurdu. ‹‹Bu kez RAB'be övgüler sunacağım›› dedi. Onun için çocuğa Yahuda adını verdi. Bir süre doğum yapmadı.
811
+ 01O 30 1 8030 Rahel Yakupa çocuk doğuramayınca, ablasını kıskanmaya başladı. Yakupa, ‹‹Bana çocuk ver, yoksa öleceğim›› dedi.
812
+ 01O 30 2 8040 Yakup Rahele öfkelendi. ‹‹Çocuk sahibi olmanı Tanrı engelliyor. Ben Tanrı değilim ki!›› diye karşılık verdi.
813
+ 01O 30 3 8050 Rahel, ‹‹İşte cariyem Bilha›› dedi, ‹‹Onunla yat, benim için çocuk doğursun, ben de aile kurayım.››
814
+ 01O 30 4 8060 Rahel cariyesi Bilhayı eş olarak kocasına verdi. Yakup onunla yattı.
815
+ 01O 30 5 8070 Bilha hamile kalıp Yakupa bir erkek çocuk doğurdu.
816
+ 01O 30 6 8080 Rahel, ‹‹Tanrı beni haklı çıkardı›› dedi, ‹‹Yakarışımı duyup bana bir oğul verdi.›› Bu yüzden çocuğa Dan adını verdi.
817
+ 01O 30 7 8090 Rahelin cariyesi Bilha yine hamile kaldı ve Yakupa ikinci bir oğul doğurdu.
818
+ 01O 30 8 8100 Rahel, ‹‹Ablama karşı büyük savaşım verdim ve onu yendim›› diyerek çocuğa Naftalifç adını verdi.
819
+ 01O 30 9 8110 Lea artık doğum yapamadığını görünce, cariyesi Zilpayı Yakupa eş olarak verdi.
820
+ 01O 30 10 8120 Zilpa Yakupa bir erkek çocuk doğurdu.
821
+ 01O 30 11 8130 Lea, ‹‹Uğurum!›› diyerek çocuğa Gad adını verdi.
822
+ 01O 30 12 8140 Leanın cariyesi Zilpa Yakupa ikinci bir oğul doğurdu.
823
+ 01O 30 13 8150 Lea, ‹‹Mutluyum!›› dedi, ‹‹Kadınlar bana ‹Mutlu› diyecek.›› Ve çocuğa Aşer adını verdi.
824
+ 01O 30 14 8160 Ruben hasat mevsimi tarlaya gitti. Orada adamotu bulup annesi Leaya getirdi. Rahel Leaya, ‹‹Lütfen oğlunun getirdiği adamotundan bana da ver›› dedi. biçiminde köke sahip, yenildiğinde cinsel gücü artırdığına inanılan bir bitki.
825
+ 01O 30 15 8170 Lea, ‹‹Kocamı aldığın yetmez mi? Bir de oğlumun adamotunu mu istiyorsun?›› diye karşılık verdi. Rahel, ‹‹Öyle olsun›› dedi, ‹‹Oğlunun adamotuna karşılık kocam bu gece seninle yatsın.››
826
+ 01O 30 16 8180 Akşamleyin Yakup tarladan dönerken Lea onu karşılamaya gitti. Yakupa, ‹‹Benimle yatacaksın›› dedi, ‹‹Oğlumun adamotuna karşılık bu gece benimsin.›› Yakup o gece onunla yattı.
827
+ 01O 30 17 8190 Tanrı Leanın duasını işitti. Lea hamile kalıp Yakupa beşinci oğlunu doğurdu.
828
+ 01O 30 18 8200 ‹‹Cariyemi kocama verdiğim için Tanrı beni ödüllendirdi›› diyerek çocuğa İssakar adını verdi.
829
+ 01O 30 19 8210 Lea yine hamile kaldı ve Yakupa altıncı oğlunu doğurdu.
830
+ 01O 30 20 8220 ‹‹Tanrı bana iyi bir armağan verdi›› dedi, ‹‹Artık kocam bana değer verir. Çünkü ona altı erkek çocuk doğurdum.›› Ve çocuğa Zevulun adını verdi.
831
+ 01O 30 21 8230 Bir süre sonra Lea bir kız doğurdu ve adını Dina koydu.
832
+ 01O 30 22 8240 Tanrı Raheli anımsadı, onun duasını işiterek çocuk sahibi olmasını sağladı.
833
+ 01O 30 23 -24 8250 Rahel hamile kaldı ve bir erkek çocuk doğurdu. ‹‹Tanrı utancımı kaldırdı. RAB bana bir oğul daha versin!›› diyerek çocuğa Yusuffı adını verdi.
834
+ 01O 30 25 8260 Rahel Yusufu doğurduktan sonra Yakup Lavana, ‹‹Beni gönder, evime, topraklarıma gideyim›› dedi,
835
+ 01O 30 26 8270 ‹‹Hizmetime karşılık karılarımı, çocuklarımı ver de gideyim. Sana nasıl hizmet ettiğimi biliyorsun.››
836
+ 01O 30 27 8280 Lavan, ‹‹Eğer benden hoşnutsan, burada kal›› dedi, ‹‹Çünkü fala bakarak anladım ki, RAB senin sayende beni kutsadı.
837
+ 01O 30 28 8290 Alacağın neyse söyle, ödeyeyim.››
838
+ 01O 30 29 8300 Yakup, ‹‹Sana nasıl hizmet ettiğimi, sürülerine nasıl baktığımı biliyorsun›› diye karşılık verdi,
839
+ 01O 30 30 8310 ‹‹Ben gelmeden önce malın azdı. Sayemde RAB seni kutsadı, malın gitgide arttı. Ya kendi evim için ne zaman çalışacağım?››
840
+ 01O 30 31 8320 Lavan, ‹‹Sana ne vereyim?›› diye sordu. Yakup, ‹‹Bana bir şey verme›› diye yanıtladı, ‹‹Eğer şu önerimi kabul edersen, yine sürünü güder, hayvanlarına bakarım:
841
+ 01O 30 32 8330 Bugün bütün sürülerini yoklayıp noktalı veya benekli koyunları, kara kuzuları, benekli veya noktalı keçileri ayırayım. Ücretim bu olsun.
842
+ 01O 30 33 8340 İleride bana verdiklerini denetlemeye geldiğinde, dürüst olup olmadığımı kolayca anlayabilirsin. Noktalı ve benekli olmayan keçilerim, kara olmayan kuzularım varsa, onları çalmışım demektir.››
843
+ 01O 30 34 8350 Lavan, ‹‹Kabul, söylediğin gibi olsun›› dedi.
844
+ 01O 30 35 8360 Ama o gün çizgili ve benekli tekeleri, noktalı ve benekli keçileri, beyaz keçilerin hepsini, bütün kara kuzuları ayırıp oğullarına teslim etti.
845
+ 01O 30 36 8370 Sonra Yakuptan üç günlük yol kadar uzaklaştı. Yakup Lavanın kalan sürüsünü gütmeye devam etti.
846
+ 01O 30 37 8380 Yakup aselbent, badem, çınar ağaçlarından taze dallar kesti. Dalları soyarak beyaz çentikler açtı.
847
+ 01O 30 38 8390 Soyduğu çubukları koyunların önüne, su içtikleri yalaklara koydu. Koyunlar su içmeye gelince çiftleşiyorlardı.
848
+ 01O 30 39 8400 Çubukların önünde çiftleşince çizgili, noktalı, benekli yavrular doğuruyorlardı.
849
+ 01O 30 40 8410 Yakup kuzuları ayırıp sürülerin yüzünü Lavanın çizgili, kara hayvanlarına döndürüyordu. Kendi sürülerini ayrı tutuyor, Lavanınkilerle karıştırmıyordu.
850
+ 01O 30 41 8420 Sürüdeki güçlü hayvanlar kızışınca, Yakup çubukları onların gözü önüne, yalaklara koyuyordu ki, çubukların yanında çiftleşsinler.
851
+ 01O 30 42 8430 Sürünün zayıf hayvanlarının önüneyse çubuk koymuyordu. Böylece zayıf hayvanları Lavan, güçlüleri Yakup aldı.
852
+ 01O 30 43 8440 Yakup alabildiğine zenginleşti. Çok sayıda sürü, erkek ve kadın köle, deve, eşek sahibi oldu.
853
+ 01O 31 1 8450 Lavanın oğulları, ‹‹Yakup babamızın sahip olduğu her şeyi aldı›› dediler, ‹‹Bütün varlığını babamıza ait şeylerden kazandı.›› Yakup bu sözleri duyunca,
854
+ 01O 31 2 8460 Lavanın kendisine karşı tutumunun eskisi gibi olmadığını anladı.
855
+ 01O 31 3 8470 RAB Yakupa, ‹‹Atalarının topraklarına, akrabalarının yanına dön›› dedi, ‹‹Seninle olacağım.››
856
+ 01O 31 4 8480 Bunun üzerine Yakup Rahelle Leayı sürüsünün bulunduğu kırlara çağırttı.
857
+ 01O 31 5 8490 Onlara, ‹‹Bakıyorum, babanız bana eskisi gibi davranmıyor›› dedi, ‹‹Ama babamın Tanrısı benimle birlikte.
858
+ 01O 31 6 8500 Var gücümle babanıza hizmet ettiğimi bilirsiniz.
859
+ 01O 31 7 8510 Ne yazık ki, babanız beni aldattı, ondan alacağımı on kez değiştirdi. Ama Tanrı bana kötülük etmesine izin vermedi.
860
+ 01O 31 8 8520 Lavan, ‹Ücret olarak noktalı hayvanları al› deyince, bütün sürü noktalı doğurdu. ‹Ücret olarak çizgili olanları al› deyince de bütün sürü çizgili doğurdu.
861
+ 01O 31 9 8530 Tanrı babanızın hayvanlarını aldı, bana verdi.
862
+ 01O 31 10 8540 ‹‹Sürülerin çiftleştiği mevsimde bir düş gördüm. Çiftleşen tekeler çizgili, noktalı, kırçıldı.
863
+ 01O 31 11 8550 Düşümde Tanrının meleği bana, ‹Yakup!› diye seslendi. ‹Buyur› dedim.
864
+ 01O 31 12 8560 Bana, ‹Bak, bütün çiftleşen tekeler çizgili, noktalı ve kırçıl› dedi, ‹Çünkü Lavanın sana yaptıklarının hepsini gördüm.
865
+ 01O 31 13 8570 Ben Beytelin Tanrısıyım. Hani orada bana anıt dikip meshetmiş, adak adamıştın. Kalk, bu ülkeden git, doğduğun ülkeye dön.› ››
866
+ 01O 31 14 8580 Rahelle Lea, ‹‹Babamızın evinde hâlâ payımız, mirasımız var mı?›› dediler,
867
+ 01O 31 15 8590 ‹‹Onun gözünde artık yabancı değil miyiz? Çünkü bizi sattı. Bizim için ödenen bedelin hepsini yedi.
868
+ 01O 31 16 8600 Tanrının babamızdan aldığı varlığın tümü bize ve çocuklarımıza aittir. Tanrı sana ne dediyse öyle yap.››
869
+ 01O 31 17 8610 Böylece Yakup çocuklarını, karılarını develere bindirdi.
870
+ 01O 31 18 8620 Bütün hayvanları önüne kattı; topladığı mallarla, Paddan-Aramda kazandığı hayvanlarla birlikte Kenan ülkesine, babası İshakın yanına gitmek üzere yola çıktı.
871
+ 01O 31 19 8630 Lavan koyunlarını kırkmaya gidince, Rahel babasının putlarını çaldı.
872
+ 01O 31 20 8640 Yakup da kaçacağını söylemeyerek Aramlı Lavanı kandırdı.
873
+ 01O 31 21 8650 Böylece kendisine ait her şeyi alıp kaçtı. Fırat Irmağını geçip Gilat dağlık bölgesine doğru gitti.
874
+ 01O 31 22 8660 Üçüncü gün Yakupun kaçtığını Lavana bildirdiler.
875
+ 01O 31 23 8670 Lavan yakınlarını yanına alıp Yakupun peşine düştü. Yedi gün sonra Gilat dağlık bölgesinde ona yetişti.
876
+ 01O 31 24 8680 O gece Tanrı Aramlı Lavanın düşüne girerek ona, ‹‹Dikkatli ol!›› dedi, ‹‹Yakupa ne iyi, ne kötü bir şey söyle.››
877
+ 01O 31 25 8690 Lavan Yakupa yetişti. Yakup çadırını Gilat dağlık bölgesine kurmuştu. Lavan da yakınlarıyla birlikte çadırını aynı yere kurdu.
878
+ 01O 31 26 8700 Yakupa, ‹‹Nedir bu yaptığın?›› dedi, ‹‹Beni aldattın. Kızlarımı alıp savaş tutsağı gibi götürdün.
879
+ 01O 31 27 8710 Neden gizlice kaçtın? Neden beni aldattın? Niçin bana söylemedin? Seni sevinçle, ezgilerle, tefle, lirle yolcu ederdim.
880
+ 01O 31 28 8720 Torunlarımla, kızlarımla öpüşüp vedalaşmama izin vermedin. Aptallık ettin.
881
+ 01O 31 29 8730 Size kötülük yapacak güçteyim, ama babanın Tanrısı dün gece bana, ‹Dikkatli ol!› dedi, ‹Yakupa ne iyi, ne kötü hiçbir şey söyleme.›
882
+ 01O 31 30 8740 Babanın evini çok özlediğin için bizden ayrıldın. Ama ilahlarımı niçin çaldın?››
883
+ 01O 31 31 8750 Yakup, ‹‹Korktum›› diye karşılık verdi, ‹‹Kızlarını zorla elimden alırsın diye düşündüm.
884
+ 01O 31 32 8760 İlahlarını kimde bulursan, o öldürülecektir. Yakınlarımızın önünde kendin ara, eşyalarımın arasında sana ait ne bulursan al.›› Yakup ilahları Rahelin çaldığını bilmiyordu.
885
+ 01O 31 33 8770 Lavan Yakupun, Leanın ve iki cariyenin çadırına baktıysa da ilahları bulamadı. Leanın çadırından çıkıp Rahelin çadırına girdi.
886
+ 01O 31 34 8780 Rahel çaldığı putları devesinin semerine koymuş, üzerine oturmuştu. Lavan çadırını didik didik aradıysa da putları bulamadı.
887
+ 01O 31 35 8790 Rahel babasına, ‹‹Efendim, huzurunda kalkamadığım için kızma, âdet görüyorum da›› dedi. Lavan her yeri aradıysa da, putları bulamadı.
888
+ 01O 31 36 8800 Yakup kendini tutamadı. Lavana çıkışarak, ‹‹Suçum ne?›› diye sordu, ‹‹Ne günah işledim ki böyle öfkeyle peşime takıldın?
889
+ 01O 31 37 8810 Bütün eşyalarımı aradın, kendine ait bir şey buldun mu? Varsa onu buraya, yakınlarımızın önüne koy. Onlar ikimiz hakkında karar versinler.
890
+ 01O 31 38 8820 Yirmi yıl yanında kaldım. Koyunların, keçilerin hiç düşük yapmadı. Sürülerinin içinden bir tek koç yemedim.
891
+ 01O 31 39 8830 Yabanıl hayvanların parçaladığını sana göstermedim, zararını ben çektim. Gece ya da gündüz çalınan her hayvanın karşılığını benden istedin.
892
+ 01O 31 40 8840 Öyle bir durumdaydım ki, gündüz sıcak, gece kırağı yedi bitirdi beni. Gözüme uyku girmedi.
893
+ 01O 31 41 8850 Yirmi yıl evinde böyle yaşadım. İki kızın için on dört yıl, sürün için altı yıl sana hizmet ettim. On kez alacağımı değiştirdin.
894
+ 01O 31 42 8860 Babamın ve İbrahimin Tanrısı, İshakın taptığı Tanrı benden yana olmasaydı, beni eli boş gönderecektin. Tanrı çektiğim zorluğu, verdiğim emeği gördü ve dün gece seni uyardı.›› de geçer.
895
+ 01O 31 43 8870 Lavan, ‹‹Kadınlar benim kızlarım, çocuklar benim çocuklarım, sürüler benim sürülerim›› diye karşılık verdi, ‹‹Burada gördüğün her şey bana ait. Kızlarıma ya da doğurdukları çocuklara bugün ne yapabilirim ki?
896
+ 01O 31 44 8880 Gel anlaşalım. Aramıza tanık koyalım.››
897
+ 01O 31 45 8890 Yakup bir taş alıp onu anıt olarak dikti.
898
+ 01O 31 46 8900 Yakınlarına, ‹‹Taş toplayın›› dedi. Adamlar topladıkları taşları bir yere yığdılar. Orada, yığının yanında yemek yediler.
899
+ 01O 31 47 8910 Lavan taş yığınına Yegar-Sahaduta, Yakup ise Galet adını verdi. ‹‹Tanıklık yığını›› anlamına gelir.
900
+ 01O 31 48 8920 Lavan, ‹‹Bu yığın bugün aramızda tanık olsun›› dedi. Bu yüzden yığına Galet adı verildi.
901
+ 01O 31 49 8930 Mispa diye de anılır. Çünkü Lavan, ‹‹Birbirimizden uzak olduğumuz zaman RAB aramızda gözcülük etsin›› dedi,
902
+ 01O 31 50 8940 ‹‹Eğer kızlarıma kötü davranır, başka kadınlarla evlenirsen, yanımızda kimse olmasa bile Tanrı tanık olacaktır.››
903
+ 01O 31 51 8950 Sonra, ‹‹İşte taş yığını, işte aramıza diktiğim anıt›› dedi,
904
+ 01O 31 52 8960 ‹‹Bu yığın ve anıt birer tanık olsun. Bu yığının ötesine geçip sana kötülük etmeyeceğim. Sen de bu yığını ve anıtı geçip bana kötülük etmeyeceksin.
905
+ 01O 31 53 8970 İbrahimin, Nahorun ve babalarının Tanrısı aramızda yargıç olsun.›› Yakup babası İshakın taptığı Tanrının adıyla ant içti.
906
+ 01O 31 54 8980 Sonra dağda kurban kesip yakınlarını yemeğe çağırdı. Yemeği yiyip geceyi dağda geçirdiler.
907
+ 01O 31 55 8990 Lavan sabah erkenden kalktı; torunlarını, kızlarını öpüp kutsadıktan sonra evine gitti.
908
+ 01O 32 1 9000 Yakup yoluna devam ederken, Tanrının melekleriyle karşılaştı.
909
+ 01O 32 2 9010 Onları görünce, ‹‹Tanrının ordugahı bu›› diyerek oraya Mahanayim adını verdi.
910
+ 01O 32 3 9020 Yakup Edom topraklarında, Seir ülkesinde yaşayan ağabeyi Esava önceden haberciler gönderdi.
911
+ 01O 32 4 9030 Onlara şu buyruğu verdi: ‹‹Efendim Esava şöyle deyin: Kulun Yakup diyor ki, ‹Şimdiye kadar Lavanın yanında konuk olarak kaldım.
912
+ 01O 32 5 9040 Öküzlere, eşeklere, davarlara, erkek ve kadın kölelere sahip oldum. Efendimi hoşnut etmek için önceden haber gönderiyorum.› ››
913
+ 01O 32 6 9050 Haberciler geri dönüp Yakupa, ‹‹Ağabeyin Esavın yanına gittik›› dediler, ‹‹Dört yüz adamla seni karşılamaya geliyor.››
914
+ 01O 32 7 9060 Yakup çok korktu, sıkıldı. Yanındaki adamları, davarları, sığırları, develeri iki gruba ayırdı.
915
+ 01O 32 8 9070 ‹‹Esav gelir, bir gruba saldırırsa, hiç değilse öteki grup kurtulur›› diye düşündü.
916
+ 01O 32 9 9080 Sonra şöyle dua etti: ‹‹Ey atam İbrahimin, babam İshakın Tanrısı RAB! Bana, ‹Ülkene, akrabalarının yanına dön, seni başarılı kılacağım› diye söz verdin.
917
+ 01O 32 10 9090 Bana gösterdiğin bunca iyiliğe, güvene layık değilim. Şeria Irmağını geçtiğimde değneğimden başka bir şeyim yoktu. Şimdi iki orduyla döndüm.
918
+ 01O 32 11 9100 Yalvarırım, beni ağabeyim Esavdan koru. Gelip bana, çocuklarla annelerine saldırmasından korkuyorum.
919
+ 01O 32 12 9110 ‹Seni kesinlikle başarılı kılacağım, soyunu denizin kumu gibi sayılamayacak kadar çoğaltacağım› diye söz vermiştin bana.››
920
+ 01O 32 13 -15 9120 Yakup geceyi orada geçirdi. Birlikte getirdiği hayvanlardan ağabeyi Esava armağan olarak iki yüz keçi, yirmi teke, iki yüz koyun, yirmi koç, yavrularıyla birlikte otuz dişi deve, kırk inek, on boğa, yirmi dişi, on erkek eşek ayırdı.
921
+ 01O 32 16 9130 Bunları ayrı sürüler halinde kölelerine teslim ederek, ‹‹Önümden gidin, sürüler arasında boşluk bırakın›› dedi.
922
+ 01O 32 17 9140 Birinci köleye buyruk verdi: ‹‹Ağabeyim Esavla karşılaştığında, ‹Sahibin kim, nereye gidiyorsun? Önündeki bu hayvanlar kimin?› diye sorarsa,
923
+ 01O 32 18 9150 ‹Kulun Yakupun› diyeceksin, ‹Efendisi Esava armağan olarak gönderiyor. Kendisi de arkamızdan geliyor.› ››
924
+ 01O 32 19 9160 İkinci ve üçüncü köleye, sürülerin peşinden giden herkese aynı buyruğu verdi: ‹‹Esavla karşılaştığınızda aynı şeyleri söyleyeceksiniz.
925
+ 01O 32 20 9170 ‹Kulun Yakup arkamızdan geliyor› diyeceksiniz.›› ‹‹Önden göndereceğim armağanla onu yatıştırır, sonra kendisini görürüm. Belki beni bağışlar›› diye düşünüyordu.
926
+ 01O 32 21 9180 Böylece armağanı önden gönderip geceyi konakladığı yerde geçirdi.
927
+ 01O 32 22 9190 Yakup o gece kalktı; iki karısını, iki cariyesini, on bir oğlunu yanına alıp Yabbuk Irmağının sığ yerinden karşıya geçti.
928
+ 01O 32 23 9200 Onları geçirdikten sonra sahip olduğu her şeyi de karşıya geçirdi.
929
+ 01O 32 24 9210 Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti.
930
+ 01O 32 25 9220 Yakupu yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakupun uyluk kemiği çıktı.
931
+ 01O 32 26 9230 Adam, ‹‹Bırak beni, gün ağarıyor›› dedi. Yakup, ‹‹Beni kutsamadıkça seni bırakmam›› diye yanıtladı.
932
+ 01O 32 27 9240 Adam, ‹‹Adın ne?›› diye sordu. ‹‹Yakup.››
933
+ 01O 32 28 9250 Adam, ‹‹Artık sana Yakup değil, İsrail denecek›› dedi, ‹‹Çünkü Tanrıyla, insanlarla güreşip yendin.››
934
+ 01O 32 29 9260 Yakup, ‹‹Lütfen adını söyler misin?›› diye sordu. Ama adam, ‹‹Neden adımı soruyorsun?›› dedi. Sonra Yakupu kutsadı.
935
+ 01O 32 30 9270 Yakup, ‹‹Tanrıyla yüzyüze görüştüm, ama canım bağışlandı›› diyerek oraya Peniel adını verdi.
936
+ 01O 32 31 9280 Yakup Penielden ayrılırken güneş doğdu. Uyluğundan ötürü aksıyordu.
937
+ 01O 32 32 9290 Bu nedenle İsrailliler bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki siniri yemezler. Çünkü Yakup'un uyluk kemiğinin başındaki sinire çarpılmıştı.
938
+ 01O 33 1 9300 Yakup baktı, Esav dört yüz adamıyla birlikte geliyor. Çocukları Leayla Rahele ve iki cariyeye teslim etti.
939
+ 01O 33 2 9310 Cariyelerle çocuklarını öne, Leayla çocuklarını arkaya, Rahelle Yusufu da en arkaya dizdi.
940
+ 01O 33 3 9320 Kendisi hepsinin önüne geçti. Ağabeyine yaklaşırken yedi kez yere kapandı.
941
+ 01O 33 4 9330 Ne var ki Esav koşarak onu karşıladı, kucaklayıp boynuna sarıldı, öptü. İkisi de ağlamaya başladı.
942
+ 01O 33 5 9340 Esav kadınlarla çocuklara baktı. ‹‹Kim bu yanındakiler?›› diye sordu. Yakup, ‹‹Tanrının kuluna lütfettiği çocuklar›› dedi.
943
+ 01O 33 6 9350 Cariyelerle yanlarındaki çocuklar yaklaşıp eğildiler.
944
+ 01O 33 7 9360 Ardından Lea çocuklarıyla birlikte yaklaşıp eğildi. En son da Yusufla Rahel yaklaşıp eğildi.
945
+ 01O 33 8 9370 Esav, ‹‹Karşılaştığım öbür topluluğun anlamı neydi?›› diye sordu. Yakup, ‹‹Efendimi hoşnut etmek için›› diye yanıtladı.
946
+ 01O 33 9 9380 Esav, ‹‹Benim yeterince malım var, kardeşim›› dedi, ‹‹Senin malın sana kalsın.››
947
+ 01O 33 10 9390 Yakup, ‹‹Olmaz, eğer sevgini kazandımsa, lütfen armağanımı kabul et›› diye karşılık verdi, ‹‹Senin yüzünü görmek Tanrının yüzünü görmek gibi. Çünkü beni kabul ettin.
948
+ 01O 33 11 9400 Lütfen sana gönderdiğim armağanı al. Tanrı bana öyle iyilik yaptı ki, her şeyim var.›› Armağanı kabul ettirinceye kadar diretti.
949
+ 01O 33 12 9410 Esav, ‹‹Haydi yolumuza devam edelim›› dedi, ‹‹Ben önünsıra gideceğim.››
950
+ 01O 33 13 9420 Yakup, ‹‹Efendim, bilirsin, çocuklar narindir›› dedi, ‹‹Yanımdaki koyunların, sığırların yavruları var. Hayvanları bir gün daha yürümeye zorlarsak hepsi ölür.
951
+ 01O 33 14 9430 Efendim, lütfen sen kulunun önünden git. Ben hayvanlarla çocuklara ayak uydurarak yavaş yavaş geleceğim. Seirde efendime yetişirim.››
952
+ 01O 33 15 9440 Esav, ‹‹Yanımdaki adamlardan birkaçını yanına vereyim›› dedi. Yakup, ‹‹Niçin?›› diye sordu, ‹‹Ben yalnızca seni hoşnut etmek istiyorum.››
953
+ 01O 33 16 9450 Esav o gün Seire dönmek üzere yola koyuldu.
954
+ 01O 33 17 9460 Yakupsa Sukkota gitti. Orada kendine ev, hayvanlarına barınaklar yaptı. Bu yüzden oraya Sukkot adını verdi.
955
+ 01O 33 18 9470 Yakup güvenlik içinde Paddan-Aramdan Kenan ülkesine, Şekem Kentine vardı. Kentin yakınında konakladı.
956
+ 01O 33 19 9480 Çadırını kurduğu arsayı Şekemin babası Hamorun oğullarından yüz parça gümüşefö aldı.
957
+ 01O 33 20 9490 Orada bir sunak kurarak El-Elohe-İsrail adını verdi. ağırlığı ve değeri bilinmeyen bir para birimiydi. gelir.
958
+ 01O 34 1 9500 Leayla Yakupun kızı Dina bir gün yöre kadınlarını ziyarete gitti.
959
+ 01O 34 2 9510 O bölgenin beyi Hivli Hamorun oğlu Şekem Dinayı görünce tutup ırzına geçti.
960
+ 01O 34 3 9520 Yakupun kızına gönlünü kaptırdı. Dinayı sevdi ve ona nazik davrandı.
961
+ 01O 34 4 9530 Babası Hamora, ‹‹Bu kızı bana eş olarak al›› dedi.
962
+ 01O 34 5 9540 Yakup kızı Dinanın kirletildiğini duyduğunda, oğulları kırda hayvanların başındaydı. Yakup onlar gelinceye kadar konuşmadı.
963
+ 01O 34 6 9550 Bu arada Şekemin babası Hamor konuşmak için Yakupun yanına gitti.
964
+ 01O 34 7 9560 Yakupun oğulları olayı duyar duymaz kırdan döndüler. Üzüntülü ve çok öfkeliydiler. Çünkü Şekem Yakupun kızıyla yatarak İsrailin onurunu kırmıştı. Böyle bir şey olmamalıydı.
965
+ 01O 34 8 9570 Hamor onlara, ‹‹Oğlum Şekemin gönlü kızınızda›› dedi, ‹‹Lütfen onu oğluma eş olarak verin.
966
+ 01O 34 9 9580 Bizimle akraba olun. Birbirimize kız verip kız alalım.
967
+ 01O 34 10 9590 Bizimle birlikte yaşayın. Ülke önünüzde, nereye isterseniz yerleşin, ticaret yapın, mülk edinin.››
968
+ 01O 34 11 9600 Şekem de Dinanın babasıyla kardeşlerine, ‹‹Bana bu iyiliği yapın, ne isterseniz veririm›› dedi,
969
+ 01O 34 12 9610 ‹‹Ne kadar başlık ve armağan isterseniz isteyin, dilediğiniz her şeyi vereceğim. Yeter ki, kızı bana eş olarak verin.››
970
+ 01O 34 13 9620 Kızkardeşleri Dinanın ırzına geçildiği için, Yakupun oğulları Şekemle babası Hamora aldatıcı bir yanıt verdiler.
971
+ 01O 34 14 9630 ‹‹Olmaz, kızkardeşimizi sünnetsiz bir adama veremeyiz›› dediler, ‹‹Bizim için utanç olur.
972
+ 01O 34 15 9640 Ancak şu koşulla kabul ederiz: Bütün erkekleriniz bizim gibi sünnet olursa,
973
+ 01O 34 16 9650 birbirimize kız verip kız alabiliriz. Sizinle birlikte yaşar, bir halk oluruz.
974
+ 01O 34 17 9660 Eğer kabul etmez, sünnet olmazsanız, kızımızı alır gideriz.››
975
+ 01O 34 18 9670 Bu öneri Hamorla oğlu Şekeme iyi göründü.
976
+ 01O 34 19 9680 Ailesinde en saygın kişi olan genç Şekem öneriyi yerine getirmekte gecikmedi. Çünkü Yakupun kızına aşıktı.
977
+ 01O 34 20 9690 Hamorla oğlu Şekem durumu kent halkına bildirmek için kentin kapısına gittiler.
978
+ 01O 34 21 9700 ‹‹Bu adamlar bize dostluk gösteriyor›› dediler, ‹‹Ülkemizde yaşasınlar, ticaret yapsınlar. Topraklarımız geniş, onlara da yeter, bize de. Birbirimize kız verip kız alabiliriz.
979
+ 01O 34 22 9710 Yalnız, şu koşulla bizimle birleşmeyi, birlikte yaşamayı kabul ediyorlar: Bizim erkeklerin de kendileri gibi sünnet olmasını istiyorlar.
980
+ 01O 34 23 9720 Böylece bütün sürüleri, malları, öbür hayvanları da bizim olur, değil mi? Gelin onlarla anlaşalım, bizimle birlikte yaşasınlar.››
981
+ 01O 34 24 9730 Kent kapısından geçen herkes Hamorla oğlu Şekemin söylediklerini kabul etti ve kentteki bütün erkekler sünnet oldu.
982
+ 01O 34 25 9740 Üçüncü gün erkekler daha sünnetin acısını çekerken, Yakupun oğullarından ikisi -Dinanın kardeşleri Şimonla Levi- kılıçlarını kuşanıp kuşku uyandırmadan kente girip bütün erkekleri kılıçtan geçirdiler.
983
+ 01O 34 26 9750 Hamorla oğlu Şekemi de öldürdüler. Dinayı Şekemin evinden alıp gittiler.
984
+ 01O 34 27 9760 Sonra Yakupun bütün oğulları cesetleri soyup kenti yağmaladılar. Çünkü kızkardeşlerini kirletmişlerdi.
985
+ 01O 34 28 9770 Kentteki ve kırdaki davarları, sığırları, eşekleri ele geçirdiler.
986
+ 01O 34 29 9780 Bütün mallarını, çocuklarını, kadınlarını aldılar, evlerindeki her şeyi yağmaladılar.
987
+ 01O 34 30 9790 Yakup, Şimonla Leviye, ‹‹Bu ülkede yaşayan Kenanlılarla Perizlileri bana düşman ettiniz, başımı belaya soktunuz›› dedi, ‹‹Sayıca azız. Eğer birleşir, bana saldırırlarsa, ailemle birlikte yok olurum.››
988
+ 01O 34 31 9800 Şimon'la Levi, ‹‹Kızkardeşimize bir fahişe gibi mi davranmalıydı?›› diye karşılık verdiler.
989
+ 01O 35 1 9810 Tanrı Yakupa, ‹‹Git, Beytele yerleş›› dedi, ‹‹Ağabeyin Esavdan kaçarken sana görünen Tanrıya orada bir sunak yap.››
990
+ 01O 35 2 9820 Yakup ailesine ve yanındakilere, ‹‹Yabancı ilahlarınızı atın›› dedi, ‹‹Kendinizi arındırıp giysilerinizi değiştirin.
991
+ 01O 35 3 9830 Beytele gidelim. Sıkıntı çektiğim günlerde yakarışımı duyan, gittiğim her yerde benimle birlikte olan Tanrıya orada bir sunak yapacağım.››
992
+ 01O 35 4 9840 Böylece herkes yabancı ilahlarını, kulaklarındaki küpeleri Yakupa verdi. Yakup bunları Şekem yakınlarında bir yabanıl fıstık ağacının altına gömdü.
993
+ 01O 35 5 9850 Sonra göçtüler. Çevre kentlerde yaşayan halk peşlerine düşmedi, çünkü hepsini Tanrı korkusu sarmıştı.
994
+ 01O 35 6 9860 Yakup adamlarıyla birlikte Kenan ülkesindeki Luz -Beytel- Kentine geldi.
995
+ 01O 35 7 9870 Bir sunak yaparak oraya El-Beytel adını verdi. Çünkü ağabeyinden kaçarken Tanrı orada kendisine görünmüştü.
996
+ 01O 35 8 9880 Rebekanın dadısı Debora ölünce Beytelin güneyindeki meşe ağacının altına gömüldü. Bu yüzden ağaca Allon-Bakut adı verildi.
997
+ 01O 35 9 9890 Yakup Paddan-Aramdan dönünce, Tanrı ona yine görünerek onu kutsadı.
998
+ 01O 35 10 9900 ‹‹Sana Yakup diyorlar, ama bundan böyle adın Yakup değil, İsrail olacak›› diyerek onun adını İsrailfş koydu.
999
+ 01O 35 11 9910 ‹‹Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrıyım›› dedi, ‹‹Verimli ol, çoğal. Senden bir ulus ve uluslar topluluğu doğacak. Kralların atası olacaksın.
1000
+ 01O 35 12 9920 İbrahime, İshaka verdiğim toprakları sana verecek, senden sonra da soyuna bağışlayacağım.››